Ana içeriğe atla

Savaşin yarattiği yeni yildiz: El Cezire televizyonu

Tüm dünya evinde rahat koltuğunda oturarak naklen savaşı takip etmeyi ilk kez 1991 yılında CNN`in Körfez Savaşı yayınlarını izleyerek başladı. Devam etmekte olan Irak savaşı için seçilen kanal ise Usame bin Ladin röportajları, tutuklu askerleri ve rehineleri göstermesi gibi eleştirilen yayınları ile Arap kanalı El Cezire oldu

Hakkında en çok haber yapılan haber kanalı El Cezire’nin doğuşu Arap dünyasında olağan olmayan bir olayla, Katar emirinin 1995 Kasımında İsviçre’de tatilde olduğu sırada, oğlu tarafından tahttan indirilmesi ile başlar. 1950 başkent Doha doğumlu yeni Emir Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani, İngiltere’de Royal Military Academy Sandhurst’te eğitim görmüş liberal ve yenilikçi yeni bir kuşağı temsil eder. Kansız bir darbe ile dünyanın en zengin 11. ülkesinin yönetimini devralan Emir Hamad, emirliğin hazinesini Katar’ın modernleştirilmesi için kullanmaya başlar, yeni bir anayasa hazırlatır, kadına seçme ve seçilme hakkı verir. Emir Hamad ‘ın en dikkat çekici kararı ise Arapça yayın yapan bir haber kanalının kurulması emridir.
Arapça’da “ada” ve “yarımada” anlamına gelen El Cezire (Al Jazeera) 1996 yılında Emir Hamad’ın finansal desteği ile kurulur. Emir Hamad kanalın beş yıllık bütçesi olan 150 milyon doları peşin olarak öder. Buna karşılık Emir’in tek isteği vardır: mevcut Arap kanallarından farklı olarak haber kanalının hükümet ve ülke yöneticilerinden bağımsız bir yayın politikası izlemesi. Emir ayrıca beş yılın sonunda kanalın kendi kendini finanse edecek duruma gelmesini arzu ettiğini bildirir.
Emir Hamad El Cezire kanalının kurulması emrini verirken aynı zamanda Arap ülkelerinde hükümetin sansür kaynağı olan enformasyon bakanlığını da fesheder. Emir 1997 yılındaki bir konuşmasında bu konudaki düşüncesini şu sözlerle açıklar: “ Eleştirinin iyi bir şey olacağını düşünüyorum. Bazı hükümet görevlilerinin rahatsızlığı bu yeni özgürlüğün karşılığında küçük bir bedel olacaktır.”
Yayın hayatına başlarken El Cezire’nin Emir’in maddi ve manevi desteği dışında iki önemli avantajı oldu. Birincisi, 1989 yılında aynı hedeflerle kurulan fakat kısa sürede Suudi yönetiminin propaganda kanalı haline gelip ana amacından sapan Suudi Arabistan kökenli MBC kanalının tecrübeleri, ikincisi ise BBC’in bölgedeki başarısızlığı oldu. İngiliz BBC kanalı 1994 yılında Arap dünyası için bir haber kanalının eksikliğini fark edip Arapça bir televizyon kanalı kurmaya karar verdi. Bu karar doğrultusunda BBC, 1995 yılında Suudi Orbit Habercilik şirketi ile Orbit’in ana Ortadoğu kanalı için Arapça haber yayını yapabilmek için antlaşma yaptı ve kadrosunu kurdu. Fakat BBC talep ettiği yayın özgürlüğünü Suudi Arabistan’da elde edemedi. Nisan 1996’da Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlali ile ilgili hazırladığı bir belgeselde bir suçlunun idam edilme görüntülerinin yayınlanması üzerine Orbit şirketi BBC ile olan antlaşmasını feshetti, Arapça yayın yapan BBC kapatıldı. Birkaç ay sonra Kasım 1996’da kurulan El Cezire televizyonu BBC’nin tüm kadrosunu transfer ederek güçlü bir şekilde yayın hayatına başladı.
El Cezire, ilk yıllarında izleyici sayısını arttırmak amacı ile Arap ülkeleri ve yönetimleri ile ilgili ihtilaflı konularda programlar yayınladı. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar yönetimlerini eleştirdi, Suriye’nin Lübnan’daki çıkar ilişkilerini ve Mısır’ın adalet yapısını tartıştı. Birçok ülkede eleştirilen El Cezire ilk önemli başarısını 2000 yılında Lübnan sivil savaşı ile ilgili hazırladığı belgesel ile kazandı. El Cezire’nin habercilik anlamında ilk uluslar arası başarıları ise Aralık 1998 Afrika’da ABD büyük elçiliklerine yönelik saldırıdan hemen sonra, Usame Bin Ladin ile yaptığı görüşmesi oldu. İkincisi ise Ocak 1999’da Çöl Tilkisi operasyonu çerçevesinde İngiliz ve Amerikan bombardımanı sonrasında Saddam Hüseyin ile görüşmesi oldu. Birçok Arap ülkesinde izlenmeye başlanan kanal 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında yayınladığı Usame Bin Ladin ve diğer El Kaide liderlerinin görüntüleri ile asıl patlamasını gerçekleştirdi. El Cezire’nin başarısını gören Suudi yatırımcılar 2003 yılının ortasında rakip bir kanal kurmaya karar verdiler: El Arabiya.
Ortadoğu’nun tek bağımsız televizyon kanalı olduğunu iddia eden El Cezire, beş yılın ardından 2001 yılında reklam gelirleri ile ayakta durmayı başaramadı ve Katar Emiri Hamad kanalı her yıl 30 milyon dolar finanse etmeyi kabul etti. El Cezire’nin diğer gelir kaynaklarını ise reklamlar, kablolu yayın üyelik ücretleri, kanallar arası haber anlaşmaları ve haber satışları oluşturuyor. Rus gazetesi Pravda’ya göre El Cezire Bin Ladin’in konuşmasının dakikasından 20.000 dolar kazandı. Gelirinin arttırmak için farklı stratejiler deneyen El Cezire kendi başına ayakta durmak istiyor. Aliağa Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Ticaret Odaları Konsey Üyesi Adnan Saka, El Cezire'nin 2006 yılı sonuna kadar Türk firmalarının reklamlarını ücretsiz olarak yayımlayacağını açıkladı.
El Cezire ve Emir Hamad bağımsızlıklarından gurur duysalar bile taraf tutmak ve yanlı haber yapmakla bir çok kez suçlandılar. Kanal, ABD yönetimi tarafından özellikle Irak savaşı ve Filistin intifadası sırasında çok eleştirildi. Bağlı olduğu Katar’ı da çok etkileyen bu eleştirilere rağmen Katar ve Emir Hamad ABD yanlısı olduklarını Irak savaşında ABD’nin askeri karargahını kullanmasına izin vererek gösterdiler. 2003 yılında Katar Irak’a karşı ABD’nin ana roket fırlatma bölgelerinden biri oldu.
El Cezire, Ortadoğu ülkelerinden hatta ana merkezinin bulunduğu Katar ile bile belli dönemlerde problemler yaşadı. Katar ile ilgili iki önemli haberi atlamış olması El Cezire’nin kendi ülkesinde sertçe eleştirilmesine sebep oldu: Al Ghafran’ın vatandaşlıktan atılması ve Katar ile İsrail’in gelişen politik ilişkileri. Cezayir hükümeti El Cezire’nin faaliyetlerini “yabancı basın kanununun düzenlenmesi” için temmuz 2004’te durdurduğu resmi açıklamasını yapmasına rağmen asıl neden siyasi tartışmaları ekrana taşıması idi. Hatta birçok Cezayir şehrinde, El Cezire’nin Cezayir askerleri ile ilgili belgeselinin yayın saatinde, elektriklerin kesildiği de bilinen bir tesadüf. Bahreyn hükümeti El Cezire’nin yayın politikasını İsrail yanlısı ve Bahreyn düşmanı olarak tanımladı ve Mayıs 2002’de ülke içinde bulunan El Cezire ofisini kapattı. 2004’te Bahreyn ve Katar’ın ilişkileri düzelince El Cezire’ye de Bahreyn içinde çalışma izni çıkmış oldu. Eylül 2003’te Irak geçici hükümeti etnik çatışmayı arttırdığı nedeni ile El Cezire ve El Arabiya’nın yayınlarına yasak koydu.
El Cezire muhabiri Taysir Allouni 5 Eylül 2003 tarihinde El Kaide örgütüne destek olma suçlaması ile İspanya’da tutuklandı. 11 Eylül saldırıları sonrasında Usame Bin Ladin ile röportaj yapan Allouni, El Kaide’nin finansal kuryesi suçlaması ile 26 Eylül 2006’da tutuklandı. 11 Eylül sonrası El Kaide Lideri Usame Bin Ladin ve yardımcısı Süleyman Abu Ghaith’in saldırı amaçlarını savundukları konuşmalarını yayınlaması ile ABD hükümetince teröristlerin propagandasını yapmakla suçladı. El Cezire’nin hiçbir ekleme yapmadan sadece konuşmaları yayınlaması ve daha sonra birçok ABD televizyon kanalının bu konuşmalardan bazı bölümleri yayınlamalarına rağmen El Cezire, El Kaide’nin kanalı olarak anılmaya başlandı. Mart 2003’te El Cezire muhabirlerinin New York Borsasının içinden canlı yayın yapma izinleri iptal edildi.
New York Times 1999 yılında El Cezire’yi Ortadoğu’nun en özgür ve en çok seyredilen kanalı ilan etti. 11 Eylül 2001 öncesi ABD hükümeti tarafından yaptığı bağımsız gazetecilik nedeni ile övülürken, bu tarihten sonra Amerikan karşıtı yayınlarının artması ile sıkça eleştirildi. ABD yönetimi tarafından 'şiddeti kışkırtmak' ve 'Kaide'nin sözcüsü' olmakla suçlanan El Cezire’ye rakip olması amacı ile 2004 yılında ABD hükümetinin desteklediği Al Hurra kanalı kuruldu. New York Times haberine göre ABD Başkanı George Bush’un baskısı nedeni ile 20 Ocak 2005’te Katar Hükümeti El Cezire’yi satışa çıkardı. ABD politikalarından beslendiğini kabul eden El Cezire’den Mahir Abdullah bir röportajda kendisine ABD'nin Irak'taki varlığını nasıl değerlendirdiğini sorulması üzerine, "Aslında ABD ile de yapamayız, ABD'siz de. Yalnız şundan emin olun ABD bölgeden giderse El Cezire biter" diyerek cevapladı.
22 Kasım 2005 The Daily Mirror gazetesinin haberine göre ise ABD’nin El Cezire’nin Doha’daki ana merkezini bombalamayı planladığı iddiası ortaya atıldı. İddia olarak kalan bu haberin aksine Kabul ofisi 2001’de bombalanmıştı. Bağdat ofisine isabet eden bir misil sonucunda ise bir gazeteci öldü. 2001’de Afganistan’da tutuklanan El Cezire kameramanı ise işlediği suç açıklanmadan tehdit unsuru olarak nitelendirilip halen Guantanamo’da bulunuyor.
2004 yılında El Cezire batılı rehineleri esir almış maskeli teröristler ile ilgili videolar yayınlanmaya başladı. Genelde kaçıranların hazırladığı yazıyı okuyan veya hayatları için yalvaran rehinelerin görüntüleri tüm izleyenleri rahatsız etti ve El Cezire bir kez daha eleştirilere maruz kaldı. El Cezire bu konudaki savunması ise kaçırılan kişilerin ailelerinin ve ilgili ülkelerin de mesajlarının yayınlandığı ve bu sayede birçok rehinenin kurtulduğu yönünde.
Günümüzde El Cezire yine çok konuşuluyor fakat bu sefer sebep yaptığı haberler veya ofislerinin kapatılması değil. Bu sefer büyüme hızı ve transferleri ile kendinden konuşturuyor. Günümüzde El Cezire artık dünya kanallarına rakip olmaya başladı. Arapça yayın yapan ana haber kanalı dışında El Cezire grubuna bağlı şu televizyon kanalları mevcut: El Cezire Spor, El Cezire Canlı, El Cezire Çocuk ve 15 Kasım 2006 tarihinde yayın hayatına başlayan El Cezire İngilizce. Önümüzdeki aylarda El Cezire Urduca ve El Cezire Belgesel’in de yayın hayatına atılacağı açıklandı. Şu an deneme yayınına başlanan Urduca’dan sonra bunu Fransızca, İspanyolca ve Türkçe yayınların izleyeceği söyleniyor. Hakkında birçok haber ve araştırılma yapılan El Cezire’yi konu alan bir belgesel de hazırlandı. 2004’te gösterime giren “kumanda odası” (Control Room ) ABD’de gişe rekorları kırdı.
El Cezire kanal çeşitliliği kadar haber ağlarını da genişletiyor. Şubat 2002’de maddi desteğini ABD karşıtı Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez'den alan Latin Amerika’nın CNN’i olarak anılan Telesur ile El Cezire işbirliği anlaşması imzaladı. 2003 yılında El Cezire İngilizce haber yapan ilk gazetecisini transfer etti. İngiltere siyasi hayatının nabzını tutan BBC’de “Bugünün Programı” adlı haber programının yapımcısı olan Afshin Rattansi El Cezire’nin teklifini kabul etti. Ekim 2005’te ise İngilizce kanalına BBC'nin duayeni Sir David Frost'u transfer etti. Ortadoğu'dan 24 saat İngilizce yayın yapacak ilk haber televizyonu olacak El Cezire İngilizce program hazırlayacak olan Sir David Frost, son yedi ABD Başkanı ve son altı İngiltere Başbakanı ile söyleşi yapan tek gazeteci. İngilizce konuşan bir milyar izleyiciye ulaşma hedefindeki El Cezire ayrıca CNN'de 'Soru ve Cevap' programını hazırlayan Riz Khan'ı, Tribune gazetesi editörü Mark Seddon, ITV kanalı haber direktörü Steve Clark, ITN kanalı editörü John Pullman ve BBC yöneticisi Paul Gibbs’i de kadrosuna dahil etti. El Cezire’nin İngiltere'nin First Lady'si Cherie Blair'in üvey kardeşi Lauren Booth'la da görüşmeleri sürüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

Ofra Bengio: “Her terör saldırısının ardında İsrail-Filistin çatışması yok”

İ stanbul’u ziyaret eden Profesör Ofra Bengio ile dünyayı sarsan Paris terör saldırılarını, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri, 1 Kasım seçimlerini, barış sürecinin geleceğini ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konuştuk. Düşüncelerini Şalom okurları için paylaşan Bengio, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi bölümünde profesör ve Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev alıyor. Rusya’nın askeri olarak Suriye denklemine dahil olması, tüm ilgili ülkelerin hesaplarını alt üst eden bir gelişme oldu. Rusya neden şimdi harekete geçti? Rusya Suriye’deki güç boşluğunun giderilmesi gerektiğini düşündü. ABD, IŞİD ile savaşma konusunda kendine düşeni yerine getirmiyordu. Obama bazı kırmızı çizgiler belirledi ancak bunları uygulamadı. İkinci olarak, Esad rejiminin sallantıda olduğunu gördü. Öte yandan kimsenin durdurmadığı IŞİD ilerleyip toprak kazanıyordu. Bu durum, Rusya’ya Baas rejimini korumak için gerekli mazereti verdi. Üçüncü olarak, Rusy...