Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Umuda yolculuk

Tunus’ta cumartesi günü binlerce kişi toplanıp Arap Baharı’nın kapılarını açan Yasemin Devrimi’nin birinci yıldönümünü kutladı. Ellerinde kapısı açık boş kafesler, tek mumlu doğumgünü pastası taşıyan, Tunus bayrağını gururla sallayan bu kalabalık, bir sene önce yine bu meydanda toplanarak diktatör Bin Ali’den özgürlüklerini istemişlerdi. Arap Baharı, Tunuslu seyyar bir satıcının kendini yakmasıyla başladı denir. Tıpkı I. Dünya Savaşı’nın Avusturya-Macaristan Prensi Ferdinand’ın öldürülmesiyle başladığının söylendiği gibi. Oysa bunlar, patlamaya hazır bekleyen bir bombanın sadece pimini çeken, kendi başına belli bir ses getirecek olaylardı. Tunuslu satıcı bu hareketiyle baştakilere sesini duyurmaya çalışarak yardım isterken aslında umutsuzluk içinde tek cevabın ölüm olduğuna inandığı bir çaresizliği simgeliyordu. İsyanı başlatan da bu çaresizlikle kendini özdeşleştiren halkın mevcut sisteme başkaldırması oldu.

Hikayenin sonu

Her yıl sona erdiğinde, o yılın muhasebesi yapılır, kötü alışkanlıklardan vazgeçme kararları alınırken, yeni umutlarla güzel başlangıçlar hayal edilir. Ancak 2012, 2011’den devraldığı yüklü bir ‘yapılacaklar listesi’ ile göreve başladı bile. 2011 yılı, WikiLeaks depremi ve ardından Tunus’ta başlayan ve tüm Ortadoğu’ya yayılan demokrasi ve özgürlük hareketi ile hızlı bir start aldı. Tunus Lideri Bin Ali yurtdışına kaçmak zorunda kalırken, Mısır Devlet Başkanı Mübarek istifa edip tutuklandı, Libya Lideri Kaddafi kendi halkı tarafından linç edildi, Yemen’deki 33 yıllık diktatörlük sona erdi, Suriye’de ise protestolar şiddetli bir şekilde devam ediyor. Arap Baharı’nın ilham verdiği ABD’nin Wall Street hareketi ve İsrail’deki çadır protestoları da gelir dağılımındaki eşitsizliğe dikkat çekti. WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange açılan bir taciz davasıyla susturulurken, İsrail’de yaşanan tecavüz davasında Devlet Başkanı Moşe Katsav suçlu bulunup hapse mahkûm edildi. 2011’in en s...

Aman Petrol Canım Petrol

Kendisine uygulanan uluslararası yaptırımların artması üzerine İran, Hürmüz Boğazı’nı geçişlere kapatmakla tehdit etti. 1982 yılında BM kararı ile uluslararası bir boğaz olarak tanımlanan Hürmüz Boğazı, Umman Denizi’ne bağlanan ve dünya petrol ticaretinin yüzde 40’ının transfer edildiği stratejik bir geçit. Sert tepkiler üzerine, Umman Denizi’nin kontrolü ellerinde olduğu için böyle bir ihtiyaçları olmadığını belirten İran, geri adım atsa da bu önemli bölge ile ilgili kaygıları arttırdı. İran’ın nükleer çalışmalarını tüm diplomatik çabalara rağmen durdurmaması, uluslararası yaptırımların artması ile sonuçlanıyor.   AB, İran’a karşı petrol ambargosu uygulamayı planlıyor. ABD ise yabancı firmaların İran Merkez Bankası ile iş yapmasını yasakladı, ancak bu İran’dan petrol satın almanın tek yolu. İran’ın bu tehdidini dünya petrol piyasası sakin karşılarken, İran’da yaptırımların etkisini gösterdiği açıkça görülüyor. İki haneli rakamlarda seyreden enflasyon ve işsizlik verileri,...