İsrail başbakanı olarak ikinci
dönemini tamamlayan Binyamin Netanyahu, ultra-ortodoksları askerlikten men eden
Tal yasası ve bir türlü çıkarılamayan bütçe nedeniyle erken seçim kararı
almıştı. Netanyahu, Hamas tarafından kaçırılıp beş yılı aşkın süre esir tutulan
Gilad Şalit’in özgürlüğüne kavuşturulması, son Gazze çatışması, yerleşimler
konusundaki sert tutumu, uluslararası baskılara direnmesi ile güçlü bir lider
imajı çiziyordu. Netanyahu ve Lieberman’ın kurduğu ittifak, 42 sandalye ile
girdiği yarışta ‘Güçlü Lider, Güçlü İsrail’ sloganıyla gittikçe sağa kaydığı
görülen seçmeni kazanacağını düşünüyordu. Ancak ülke güvenliğine öncelik veren Netanyahu’nun
önem vermediği sosyo-ekonomik sorunlar bu seçimin kazananını ortaya çıkardı.
Netanyahu 31 sandalyeyle birinci parti çıkıp, İsrail Devlet Başkanı Şimon
Peres’ten hükümeti kurma görevini almış olsa da ciddi şekilde güç kaybetti.
2011 yazında sosyal adalet adına başlayan çadır hareketinin önemini geç de olsa
anlayan Netanyahu’nun savunma bütçesinde kesintiye gitmeyi tercih etmeyeceğini
öngörebiliriz. Likud’un ardından gelen partilerin sosyo-ekonomik sorunlara
odaklanması, orta sınıfı etkileyecek bütçe kesintilerini onaylamayacaklarının
bir göstergesi. Bu nedenlerle bütçe, kurulacak yeni koalisyonda kıyasıya bir tartışmayı
tetikleyecektir.
Netanyahu’nun politikalarına ve
statükoya karşı bir hoşnutsuzluk olduğunun belirtisi olan bu sonuçlar,
İsraillilerdeki değişimi de gösteriyor. Netanyahu’nun dış politikada
yumuşamasını gerektirecek bu durum, özellikle yerleşimler konusundaki katı
tutumunu da değiştirebilir. İlk üç sırada çıkan partilerin iki devletli çözümü
destekliyor olmaları, İsrail ile Filistinliler arasında uzun süredir tıkanan
barış görüşmelerini ABD’nin de yardımıyla başlatabilir. İran’ın nükleer
tehlikesi ve Suriye’nin kimyasal silahlarının el değiştirme olasılığı önemini
korurken, İsrail’in uluslararası desteğe olan ihtiyacı da artacak. ABD ile olan
ilişkilerinde ise iki ülkede de değişen siyasi isimlerle birlikte yeni bir
döneme girileceğinin sinyali veriliyor. İsrail’deki yeni koalisyonun Arap
Baharı ile sarsılan Ortadoğu’daki bilinmezlere karşı Türkiye
ile olan ilişkilerini normalleştirme konusuna da öncelik vereceğini tahmin
ediyorum.
Karel Valansi
Tuiç Akademi Dergisi Şubat-Mart Sayısı
Yorumlar