Ülkedeki
ilk özgür seçimlerle iş başına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Mısır’ı
yönetme serüveni birinci yılını doldurması ile sona erdi. Uzun yıllar boyunca
yeraltında faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler, sabırla doğru zamanı
kollarken, uygun ortam ancak 80 yıl yasaklı kaldıktan sonra, Arap Baharı ile
geldi. Ancak seçimle başa geçen Mursi’nin kaderi de aynen Mübarek gibi yoğun
halk protestosu ve ardından gelen askeri bir müdahale ile devrilmek oldu.
Mübarek’in
devrilmesini devrim, Mursi’ninkini darbe olarak tanımlama tartışmalarının,
ülkedeki krizin çözümüne bir yardımı olmuyor. Kimilerinin teröristi kimilerinin
özgürlük savaşçısı olabileceği gibi, kimilerine göre darbe olan kimilerine göre
devrim olarak nitelenebilir. Bu ayırıma ise en iyi o ülkenin halkı karar
verebilir.
Seçimlerle
başa geçen bir liderin ordu tarafından indirilmesi henüz emekleme döneminde
olan Mısır demokrasinin gelişimi açısından bir gerileme. Ancak 2011’de yeni bir
dönem başlatan Mısırlıların büyük isyanına kayıtsız kalmaksa imkânsız. Tahrir
Meydanı’nda devrime sahip çıkanlar kutlama yaparken, Mursi yandaşları çıkan
çatışmada ölen yakınlarına ağlıyor. Bu iki meydan aynı zamanda ülkenin bölünmüşlüğünü
de simgeliyor.
Mursi
bazılarını kendisinin de kabul ettiği önemli hatalar yaptı. Demokrasiyi
sandıktan ibaret gören bir anlayışla iktidarı süresince yetkilerinin
sorgulanamayacağına inandı. Kendisine oy vermeyen yüzde 49’u sahiplenmedi,
kutuplaşmayı arttırdı. Adamlarını kilit pozisyonlara getirirken, kendisini
olağanüstü yetkilerle donattı, tartışmalı bir anayasaya imza attı, grubunun İslami
ajandasını dayattı. Ayrıca, yoksulluk sınırında yaşayan halkın beklentilerinin
aksine ekonomik reformlar gerçekleştirmedi, ordunun gücünü sınırlandırmak
yerine güç paylaşımı yaptı. Tüm bunlara bir de deneyimsiz bir politikacı olması
eklenince, Mısırlılar bugünlerde yaşadığı patlama noktasına ulaştı.
Hayal
kırıklığı yaşayan, kendini aldatılmış hisseden halk, her şeylerini ortaya
koyarak başlattıkları devrimde demokrasi yerine eski düzenin devam edip sadece oyuncuların
değiştiğini fark etti. Tamarud Hareketi de böyle bir ortamda 22 milyon imza
toplayarak Mursi’nin istifasını talep etti. Tagarud Hareketi ise “kefenlerle
geldik” diyecek kadar Mursi’ye bağlı. Bu durum, ülkede bir iç savaş çıkma ihtimalini
gündemde tutuyor.
ABD
halen darbe mi değil mi diye düşünürken, iflas etmiş durumdaki Mısır ekonomisi
ABD’den aldığı yardıma muhtaç. ABD ise, ordunun müdahalesine rağmen olayı darbe
olarak tanımlamayarak, bu yardımı ulaştırabilmenin formülünü arıyor.
Geçici
hükümet seçim süreci üzerinde çalışırken, asıl merak edilen Müslüman
Kardeşler’in bu sürece olan tepkisinin ne olacağı. Siyasi çizgide devam edip
seçimlere katılabilecekleri gibi, demokrasi yolu ile İslami bir devlet kurma hedefindekiler
yeraltına inip silahlı olarak örgütlenebilirler. Karşısında etkili bir
muhalefet partisi olmadığından, yakın tarihte yapılacak seçimlerde Müslüman
Kardeşler’in güçlenerek geri dönmesi oldukça mümkün.
Ülkede
demokrasi zorlu bir başlangıç yaparken, gücünü keşfeden halk hareketi bir parti
ile siyasi karşılık bulamadığından, bir sonraki seçimlerin galibini de
Mursi’nin yaşadığı sorunlar bekliyor. Yeni liderin aynı hataları tekrarlamayıp
önceliğini kutuplaşmayı engelleyip devrimin çıkış noktası ekonomiye vermesi
birçok sorunun da kendiliğinden çözüleceğini gösterecektir.
Karel Valansi OBJEKTİF
Yorumlar