Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karanlık çökerken

T ürkiye son bir hafta içinde radikal bir biçimde değişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da belirttiği gibi “Türkiye bir hafta önceki Türkiye değil.” Ülkeyi değiştiren bu sürecin başlangıç noktası ise Suruç katliamı. Kobani’ye yardım götürmek isteyen bir grup gencin IŞ(İD) tarafından öldürülmesi, aynı gün Adıyaman’da PKK’nın bir onbaşıyı şehit etmesi, Türkiye için değişim fişeğini yaktı. Washington Institute’den Soner Çağaptay’ın deyimiyle, “Türkiye’nin IŞ(İD)’e karşı yürüttüğü soğuk savaş sona ererken,” sınırlarımız içinden 90’ları hatırlatan acı haberler gelmeye başladı. Suruç, Türk hedeflerine IŞ(İD)’in ilk saldırısı değil. Daha önce örneklerini görmüştük Reyhanlı’da, Musul’da Diyarbakır’da. Ancak Ankara bunları münferit olaylar olarak değerlendirmiş, doğrudan tehdit olarak algılamamıştı. Suruç saldırısı ile IŞ(İD) Türkiye’ye önemli bir mesaj verdi; savaşa hazırım, dokunulmazlığın kalmadı. Saldırının zamanlaması da oldukça önemli. Daha bir hafta önce ABD’den üst düzey bir heye...

Avukat Nazan Moroğlu: “Eşitlik için önce zihniyet değişmeli”

Gün geçmiyor ki yeni bir kadın cinayeti ile sarsılmayalım. Bu yıl, sadece 18 Haziran’a kadar tam 144 kadın erkek şiddetinin kurbanı oldu. Geçen yıl da durum farklı değildi, 2014’te 294 kadın öldürüldü. Çoğunluğu tanıdığı, güvendiği aile bireyleri tarafından, bir bölümü ise Özgecan Aslan gibi hiç tanımadığı kişilerce vahşice katledildi. Kadın sorunları sadece bu kadarla da kalmıyor. Eğitimden yoksun tutulan henüz çocuk yaştaki kızlar evlendiriliyor, geleceklerinden mahrum bırakılıyorlar. Türkiye’deki kadın sorunlarını konunun uzmanı Avukat Nazan Moroğlu ile konuştuk. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Moroğlu, TÜBAKKOM (Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu) kurucu başkanı, Türkiye Barolar Birliği delegesi ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi. Hukuk kökenlisiniz ama adınızı daha çok STK’larla duyuyoruz. Hak aramak için mahkeme salonlarından ziyade STK’ları mı tercih ediyorsunuz? Her ikisini birlikte yürütüyorum aslında. Özellikle kadınl...

Spain's historic invitation to Sephardic Jews - Daily Sabah

The Spanish government, belatedly coming to grips with the historic mistake of forcing the Jews out of the country, is now trying to apologize through granting them citizenship The Spanish government adopted a long-anticipated bill to grant citizenship to Sephardic Jews, but applicants face serious challenges For quite some time, people had been talking about the Spanish government's plans to grant citizenship to Sephardic Jews, a religious minority forced out of the Iberian Peninsula several centuries ago. Considering that the Jewish community faced persecution for refusing to become Christians, it would be more accurate to use the term "readmission."

Grexit mümkün mü?

Y unanistan, IMF’ye olan borcunu ödemesi gereken 30 Haziran’da ödeyemedi. 20 Temmuz’da Avrupa Merkez Bankası’na olan borcunu da ödeyemeyecek. Çok basit ama bazen birçoklarının unuttuğu bir sebepten; parası yok. ‘Alabileceğiniz bir canım kaldı’ diyen Atina, pazar günkü referandumla kreditörlerin yeni kemer sıkma politikalarına ‘hayır’ dedi. 2010’dan beri istemeyerek de olsa devam ettirdiği tedbirlerin, Troyka kurtarma paketlerinin hiçbir yere varmadığını tecrübe etmiş bir ülke çünkü Yunanistan. Ocak ayında seçimleri kazanan Syriza da kronikleşen borçları ödemeyeceklerini söyleyerek halka bıktıkları kurtarma paketlerine son verme sözünü vermişti. Hazirandaki görüşmede ise Syriza bu sözünden epeyce bir saparak kreditörlere bir teklif sundu. Bu teklif yeni kemer sıkma politikaları karşılığında bir kısım borcun silinmesi üzerine kuruluydu. En nihayetinde tüm bu borçların ödenebilmesi zaten mümkün değildi. Ancak kabul edilmedi ve referanduma giden çıkmaza gelindi. Yunanlılar Avrupa’nın ...

“Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri barışa engel değil”

İsrail ile Filistinliler arasındaki barış görüşmelerinin en önemli gündem maddelerinden biri Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri. Barışın önündeki engel olarak görülen ve birçok kez uluslararası toplum tarafından yenilerinin inşası durdurulmak istenen bu yerleşimlerde yaşayan halk ne düşünüyor? Bu konuyu David Ha’ivri ile konuştuk. Kendisi halkla ilişkiler ve sosyal medya uzmanı, Şomron (Samarya) İrtibat Bürosu’nun kurucusu ve eski direktörü. Ha’ivri, eşi Mollie ve sekiz çocuklarıyla birlikte bir Yahudi yerleşimi olan Kfar Tapuach’ta yaşıyor ABD doğumlusunuz. Ne zaman İsrail’e göç ettiniz ve yerleşimci oldunuz? 1978 yılında 11 yaşındayken ailemle beraber İsrail’e taşınarak Aliya yaptık.  Aliya  İbranicede yükselmek anlamına gelir. Yahudi kültüründe İsrail’e geri dönen Yahudilerin daha üst bir seviyeye yükseldiğine inanılır. Hayatımın büyük kısmını İsrail’de geçirdim. İsrail’de liseye gittim, askerliğimi yaptım, evlendim. Bir süre Kudüs’te yaşadıktan sonra 25 yıldır y...

“Jewish settlements are not an obstacle to peace”

David Ha'ivri One of the important points of discussion during any Israeli-Palestinian peace negotiation is the settlements in the West Bank. Most of the time settlements are perceived as an obstacle to peace with the Palestinians. But what the people living in the settlements think? We discussed the subject with one of them. David Ha’ivri is a consultant for public relations and social media. He is the founder and former director of the Shomron Liaison Office. He and his wife Mollie live in the Jewish settlement of Kfar Tapuach in Shomron with their eight children. One of the important points of discussion during any Israeli-Palestinian peace negotiation is the settlements in the West Bank. Most of the time settlements are perceived as an obstacle to peace with the Palestinians. But what the people living in the settlements think? We discussed the subject with one of them. David Ha’ivri is a consultant for public relations and social media. He is the founder and former dir...

Tepki çekmemek için kipa takamıyoruz - Taraf Gazetesi röportaj

Türk Yahudi toplumu kendini anlatabilmek, kendileri hakkında önyargıları cevaplamak için söyleşiyor. Yüzyıllardan beri yüzlerce kötü efsaneye ve nefret söylemlerine sıkça konu edilen Yahudi toplumu kendini anlatabilmek için yeni bir girişimde bulunuyor.Türk Yahudileri haklarındaki önyargılara ve merak edilenlere cevap vermek için söyleşiler düzenleniyor. Amaç daha çok insanın bu konuda bilgilenerek Yahudiler hakkındaki kötü algının ve önyargının mümkün olduğunca yıkılmasını sağlamak… Daha önce Yahudilik söyleşilerine konuşmacı olarak katılmış Ceki Gözcü, Henri Çiprut, Ceni Palti ve Karel Valansi ‘yle söyleşilerde başlarına gelenleri ve Türkiye’de Yahudi olmayı konuştuk. 17 BİN KİŞİ Mİ YÖNETİYOR Karel, İstanbul’da yaşayan iki çocuk annesi bir gazeteci. Yahudilerin çıkardığı Şalom Gazetesi’nde dış politika yazıyor. Gittiği söyleşilerdeki insanların Yahudiler hakkındaki algısını şöyle anlatıyor “Yahudiler uzaydan gelmiş, dünyayı yöneten, bütün kötülüklerin anası olarak görülüyo...

IŞİD'e karşı İsrail-Hamas işbirliği - BirGün gazetesi'nde yayınlanan yazım

Hamas’ı Şeriatı yaymak yerine toprak peşinde koştuğu için devirmekle tehdit eden IŞİD, gözünü Kudüs’e diktiğini açıkladı. IŞİD pusulasını Gazze’ye ve dolayısıyla İsrail ile Batı Şeria’ya çevirmişken, Hamas kendi sınır güvenliğini sağlama almak isteyen İsrail’in desteğini alıyor... Suriye ve Irak’tan başlayarak tüm bölgeye yayılan ve hâkimiyeti altındaki topraklarda isminin içerdiği ‘devlet’ gibi, ideolojisine uygun hizmet götüren, finansal kaygısını yurtdışı desteğinin yanı sıra ele geçirdiği petrol rafinerileri, topladığı koruma vergisi ile aşan IŞİD, gerçekleştirdiği kan donduran eylemlerle genişlemeye devam ediyor. Konvansiyonel savaşta devlet ordularına kafa tutabilecek güçte üstelik. Tüm bunlar, küresel terör örgütlerinin yaşadığı evrimde önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. IŞİD'in elindeki en değerli hazine ise Batı'nın insan hayatına verdiği değer. Yarattığı vahşetin uyandırdığı infialin bilincinde, uluslararası toplumun tepkisini yarattığı korkuyla yönetiyor...

Skandal kaçış oyunu senaryosuna tepki

Dünyada fenomen haline gelen ve Türkiye'de de ilk olarak geçen yıl açılan 'Kaçış Oyunu'ndaki 'nazi toplama kampı' temalı senaryo büyük tepki çekti. Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi,  twitter  hesabında oyun sonunda ‘Sabun olduk’ yazılı pankartla çekilmiş bir fotoğrafı paylaşıp “Kaçış oyununda her sey bitti sıra Nazi ölüm kampına mi geldi? Bu nasil zihniyet? Nasil "sabun olduk" diye poz verilir?!” diyerek tepki gösterdi.   Takvim Gazetesi 7 Temmuz 2015

Riva Hayim'den: Bir sosyal sorumluluk projesi olarak özür dilemek

6 Temmuz sabahı arkadaşımdan bir mesaj geldi. “Gördün mü?” Neyi gördüm mü derken bir baktım ilişiğinde bir fotoğraf. Toplama kampı bir oyun haline getirilmiş. Naziler’den kaçış oyunu diye özetleyebileceğimiz bir organizasyon. Oyuncular, oyunu kaybederse kaçınılmaz son kendilerini bekliyor. Oyun anısı olarak da üzerlerinde toplama kamplarında giydirilen formayla “ sabun olduk ” diye poz veriyorlar. İnsan öyle bir resim görünce inanamıyor. “Memlekette oynanacak oyun mu kalmadı?” Benim ilk tepkim bu oldu. Komşunun acısı başkasının oyunu nasıl olur? Tamam, ADL’nin son verilerine göre ülkedeki antisemitizm oranı yüzde 71’e kadar çıkmış olabilir de bu durumu sırf ben yadırgamam (inşallah) diye düşündüm. “Yani o kadar da değil.”  Nitekim Karel Valansi’nin  Twitter’daki tepkisi sahiplenildi, paylaşıldı. İlk Hürriyet’te haber oldu. Biliyorum saçma ama “ Rahatsız olan sırf biz değiliz, tepkimizi anlayıp haberleştirmişler ” diye birbirimizi aradık kutladık. Üstelik bu durumu farkl...

Neden Fransa?

Cuma günü üç farklı kıtada gerçekleştirilen üç farklı terör saldırısı ile sarsıldık. Önce Avrupa’nın göbeğinde, Fransa’nın Lyon kentinde bir kişi arabasıyla fabrikaya girdi. Amacı büyük bir patlama ile fabrikayı yerle bir etmekti. Bunu başaramadı ama eski patronunun kesilmiş başı çitlere asılı bulundu. Yanında (IŞ)İD’in kara bayrağı vardı. Hemen sonra Kuveyt’in başkentindeki bir Şii camine, İmam Sadık Camii’ne intihar saldırısı yapıldığı haberi geldi. Gözler (IŞ)İD’e çevrildi. Geçtiğimiz ay Suudi Arabistan’daki Şii camilerine yine mübarek cuma günü saldırı düzenlemişti. 27 kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin yaralandığı bu saldırıyı da üstlenmekte gecikmedi. Hemen ardından Kuzey Afrika’da, Tunus’un turizm cenneti Susa’dan korkunç haber geldi. Silahını bir şemsiyenin içine gizleyen saldırgan, plajda rastgele açtığı ateşle çoğunluğu İngiliz, Belçikalı ve Alman olan tatilcileri hedef almıştı. 39 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı. Saldırıyı (IŞ)İD üstlendi. Sald...

Yahudi Kitaplar anlatmaya devam ediyor

‘Yabancı’ veya ‘öteki’ olarak tanımlanan ve ayrımcılığa uğrayanları toplumla bir araya getirmeyi, bilinmeyene karşı olan olumsuz düşünceyi yıkarak diyalogla insanlar arasında bir köprü kurabilmeyi amaçlayan Yaşayan Kütüphane etkinliği geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da farklı üniversitelerin bünyesinde gerçekleşti. Bu etkinliğe ‘Yahudi kitap’ olarak katılan gönüllü Yahudiler, çoğunluğu hayatında hiç Yahudi görmemiş ‘okuyucuların’ önyargılarını kırmaya çalıştılar. Gönüllü kitaplar, bu etkinliklerde edindikleri -geçen hafta ilk bölümünü yayınladığımız- izlenimlerini paylaşıyorlar. MERVE MAZON:  “Kendini anlatabileceğin, samimi, birebir ve doğal bir ortam” İlk duyduğum andan itibaren beni heyecanlandıran Yaşayan Kütüphane projesine ilk defa katılabilme fırsatını yakalayabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. TOG tarafından düzenlenen organizasyonda hayal bile edemeyeceğim kadar sıcak bir ortamla karşılaştım. Okumalar başladığında ise yaptığımız işin ne kadar değerli...