Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kudüs’te düzenlenen Yahudi Medya Zirvesi’nin ardından...

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Diaspora Bakanlığı ve Basın Ofisi tarafından Kudüs’te düzenlenen ve 4 gün süren ikinci Jewish Media Summit’e (Yahudi Medya Zirvesi) dünyanın birçok ülkesinden 50 Yahudi gazeteci katıldı. “İki Yahudinin olduğu yerde üç ayrı fikir vardır” diye boşuna söylenmemiş. Yahudi Medya Zirvesi’nin daha ilk saatlerinde bunun kesinlikle doğru bir deyiş olduğunu anladım. Kudüs’te düzenlenen İkinci Yahudi Medya Zirvesi’ne (Jewish Media Summit) ABD, Kanada, Brezilya, Romanya, Avusturya, Belçika, Fransa ve Yunanistan dahil dünyanın birçok ülkesinden 50 Yahudi gazeteci katıldı. Adı bile komplo teorisyenlerine malzeme olabilecek zirvenin amacı İsrail ve İsrail dışındaki gazetecileri bir araya getirmek ve Yahudilik, İsrail, antisemitizm, gazetecilik gibi konularda fikir alışverişinde bulunmaktı. Bu amaçla dört gün boyunca İsrail’in önde gelen politikacıları ve fikir önderleriyle bir araya geldik. Düzenlenen iki farklı gezi ile de İsrail’i daha yakından tanımamız sağlandı. Gez

Gazeteci Karel Valansi İsrail’de katıldığı ‘Yahudi Medya Zirvesi’ni yazmış.. İsrail ve Filistin ekseninde taze izlenimler..

Geçen hafta haberini Jerusalem Post’tan alıp vermiştik. İsrail hükümetinin davetiyle dünyanın değişik köşelerinde gazetecilik yapan 50 Yahudi, ‘Yahudi Medya Zirvesi’ için Kudüs’te toplanmıştı. Haberde Zirve’ye Türkiye’den de katılım olduğu ayrıntısı vardı. Türkiye’den Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi katılmış Zirve’ye. Bugün yalnız toplantı izlenimleriyle yetinmemiş, bir de 2017’ye doğru gidilen bir zamanda “İsrail’de ne var, ne yok?” sorusuna da cevap vermiş.. Bu arada Başbakan Netanyahu ve rakibi Yeş Atid Partisi’nden Yair Lapid ile de özel konuşup görüş almış. İçinde Türkiye de geçiyor… Lapid’in “Bir konferans toplanmalı, Türkiye bunda aracı olmalı ve Gazze’nin durumunu hep beraber konuşmalıyız” fikri dikkatimizi çekti.. Biz merakla ve ilgiyle okuduk; size de sunuyoruz: http://www.ocakmedya.com/dunya/2016/12/14/gazeteci-karel-valansi-israilde-katildigi-yahudi-medya-zirvesini-yazmis-israil-filistin-ekseninde-taze-izlenimler/

Mavi Marmara davası düşürüldü

Mavi Marmara, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri derinden etkileyen bir dönüm noktası olmuştu. Cuma günü İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada, Türkiye ile İsrail arasında yapılan anlaşma gereği davanın düşürülmesine, sanıklar hakkında yakalama kararının kaldırılmasına hükmedildi 2010 yılında, Gazze ablukasını kırmaya yönelik yola çıkan ve 10 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği Mavi Marmara ile birlikte Türkiye ile İsrail arasında başlayan diplomatik kriz sonucunda ilişkiler ikinci katip seviyesine indirilmişti. Altı yılın ardından bu sene haziran ayında iki ülke arasında yürütülen müzakerelerde mutabakata varılmış ve bu sayede ilişkilerin normalleşmesinin en önemli göstergesi olan büyükelçi atamaları gerçekleşmişti. İsrail’in Ankara Büyükelçisi Eitan Na’eh geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubunu sunup görevine resmi olarak başlarken, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Kemal Ökem de 12 Aralık’ta İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivli

Domino etkisi Avusturya ve İtalya’dan başlamayacak, şimdilik

Geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen Avusturya cumhurbaşkanlığı seçimleri ve İtalya’daki anayasa referandumu, popülist politikacıların yükselişini sorgulayan bir ibre olarak kabul edildi ve yakından takip edildi. Aşırı sağcı partilerin aldıkları halk desteği sayesinde gittikçe normalleştiği bir dönemde, bu iki ülkedeki sonuçlar sağ popülizminin benzerlikler taşımasına rağmen her yerde aynı sonuçlar doğuran bir trend olmadığı tescilledi. Seçim sonuçları açıklandığında Avusturya’nın yeni Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen zaferini “ Avusturya'dan Avrupa'nın tüm başkentlerine giden umut ve değişimin sinyali ” olarak değerlendirdi. Gerçekten de öyleydi. Brexit, Trump derken aşırı sağ Özgürlük Partisi’nin adayı Norbert Hofer’in zaferi popülizmin ve İslamofobinin yükseldiği, küreselleşme karşıtlığının arttığı, mülteci sorununun öne plana çıkarıldığı ve ekonomik sıkıntıların yaşandığı bu dönemde belki de olağan karşılanacaktı. Kamuoyu yoklamalarının bu sefer de yanıldığının altını

Suudi Arabistan ve İran’ın petroldeki uzlaşması

Ortadoğu Suudi Arabistan ile İran arasındaki rekabet ve düşmanlık ağına saplanıp, IŞİD benzeri devlet dışı aktörlerin oyun arenasına dönüştüğünde, bildiğimiz anlamda yerleşik devletlerin de sonu gelmişti. Tüm bu yeniden yapılanma, ağırlıklı Arap coğrafyasının içinde yer almasına rağmen Batı zaman diliminde yaşayan İsrail’e de özlemini duyduğu işbirliklerini, yani kulübe üye olma şansını tanıdı. Değişmeyen tek şeyse Suudi Arabistan’ın elindeki en değerli silah olan petroldü. Suudi Arabistan artık daha proaktif bir dış politika sergiliyor, İran nükleer anlaşması nedeniyle ABD’ye dişlerini göstermekten çekinmiyordu. Dünyanın en büyük petrol üreticisi olmasını yıllardır etkili bir şekilde kullanan Suudiler, küresel ekonomideki durgunluk, talebin azalması ve arzın hiç olmadığı kadar artması nedeniyle radikal bir biçimde düşen petrol fiyatları ile baş edemedi. Daha önceki olumsuz tecrübelerine dayanarak bu konuda inisiyatif almayan ve petrol üretiminde kısıtlamaya gitmeyen Suudi Arabistan b

İsrail’in Ankara Maslahatgüzarı Amira Oron’a veda

2010 yılında Mavi Marmara olayı ile başlayan kriz sonucunda Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler büyükelçiden ikinci katip seviyesine düşürülmüştü. 2014 yazındaki Gazze’deki Hamas’a yönelik Koruyucu Hat Operasyonu ile ise ilişkiler yeni bir sıkıntılı döneme daha girmişti. Bu hassas zamanda tecrübeli diplomat Amira Oron İsrail’in Ankara’daki en üst düzey görevine, maslahatgüzarlık görevine getirildi. Görevi süresince iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesine, uzun zamandır beklenen normalleşme anlaşmasının imzalanmasına ve en nihayetinde altı yıl aradan sonra karşılıklı büyükelçi atanması ile başlayan ilişkilerdeki yeni döneme tanık oldu. Amira Oron ile bu dönemde karşılaştığı zorlukları ve fırsatları, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerdeki gelişmeleri, Türkiye sevgisini ve Beşiktaş hayranlığını konuştuk.    Çok hassas bir dönemde Ankara’ya maslahatgüzar olarak atandınız. Buraya gelirken beklentileriniz nasıldı ve neyle karşılaştınız? Ocak 2015’te bu göreve

Farewell to Amira Oron, chargé d’affaires of Israel in Turkey

The diplomatic crisis between Turkey and Israel in the wake of the Mavi Marmara incident in 2010 led to downgrade the diplomatic relations; to having a chargé d´affaires rather than an ambassador. During the Operation Protective Edge in the summer of 2014, relations between the two countries reached a new low. In this sensitive time, Amira Oron, a veteran diplomat, was appointed as the new chargé d´affaires at the Israeli Embassy in Ankara. She witnessed the improvement of the relations and at the end reaching the long waited reconciliation agreement which led both countries to appoint ambassadors for the first time in six years. We talked with Amira Oron the difficulties and opportunities encountered working in Turkey, the relations between Turkey and Israel, her love for Turkey and for Besiktas football team. You were appointed as  chargé d’affaires  in a very sensitive time. What were your expectations coming here to Turkey and how it turned out? I was appointed on January 20

Şalom yazarları da ‘Meçhul Yahudiler´in hikâyelerini anlattı

Rıfat N. Bali tarafından derlenen ve geçtiğimiz ay raflarda yerini alan ‘Meçhul Yahudiler Ansiklopedisi’ kitabında birbirinden farklı 33 hayat hikâyesi yer alıyor. Bu hikâyelerin hepsi Türk Yahudi’si hakkında. Bir kısmı hayatta olmayan bu kahramanların yaşadıkları, yakınlarının gözlemleriyle aktarıldı. Hayatta olanların bir kısmı ya kendi hayat hikâyelerini kaleme aldı ya da yakınları onları anlattı. Bu kişilerin bir ortak özelliği Türk Yahudi’si olmalarının yanısıra bir diğer ortak özellikleri de ünlü olmamaları. Yani sokakta her gün rastlayabileceğimiz sıradan kişiler. Bu da hikâyelerini daha ilginç kılıyor. Bu kitap bu sıradan kişilerin hayatını aralıyor. Bu derlemede anlatılan her bir hayat Türk Yahudi toplumuna açılan küçük birer pencere. Bu pencerelerde sıradan Türk Yahudi’sinin gündelik hayatı hakkında son derece ilginç ve değerli bilgiler bulabilirsiniz. Sosyal bilimcilerin, tarihçilerin ve azınlıkların hayatları ve tarihleriyle ilgilenen herkes için okumaya değer bu kitapt

Estreyikas d'Estambol Mitzva Günü'nde yaşlıları ziyaret etti

27 Kasım’da, Mitzvah Day kapsamında Ulus Özel Musevi Lisesi İlkokul öğrencilerinden oluşan, İzzet Bana önderliğindeki Estreyikas d’Estambol Sefarad Çocuk Korosu, Or Ahayim Hastanesinde konaklayan yaşlıları ziyaret etti. Dünya Yahudileri-nin başlattığı bir sosyal eylem günü olan Mitzvah Day’in amacı toplumda birlik ve beraberliği sağlamak ve farkındalık yaratmak. Aynı gün içerisinde farklı ülkelerdeki Yahudi toplumları, Yahudi kurum ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte gönüllü çalışmalar yürütüyor. Bu projeye destek verenler hiç bir şekilde para bağışı yapmadan, ortak hedefte insanlara neşe katmak, sıkıntı ve yoksulluğu azaltmak ve birlikteliği hissettirebilmek için çalışıyorlar. Sami Levi’nin organizasyonunda düzenlenen bu günde, Cem Barut, Alegra Cibili, Vanessa Cibili, Daniel Gabay, Aksel Gülkon, Sedrik Koyuncu, Tanel Kohen, Eran Moşkatel, Liya Sevevi, Albert Tovim, Yoel Tovim, İsel Valansi, Zaki Valansi ve Leo Yanni, Estreyikas d’Estambol ilkokul kulübünde öğrendikleri Ju

Diyanet, Yeni Camii’yi ‘anlatıyor’: Pis bir Yahudi mahallesiydi

istanbulmuftulugu.gov.tr’de *  ‘Tarihi Camilerimiz’  kısmında Yeni Camii’den bahseden müftülük caminin temelinin Safiye Sultan’ın talimatıyla 1597 yılında atıldığı ifade edildi. Tanıtımda, cami inşaatının yapıldığı mahalleden şu sözlerle bahsedildi:  “Caminin inşası için seçilen Bahçekapı çevresi o tarihlerde gümrüğe ve limana yakınlığı dolayısıyla bir ticaret yeri, oldukça sıkışık, aynı zamanda pis bir Yahudi ve Hıristiyan mahallesiydi. Caminin inşaat sınırları içinde bir kilise ve bir sinagog vardı. İstimlâk edilecek evlere iki kat bedel verilmesi; sinagog ve kilise yerine de iki harap mabedin tamiri kararlaştırıldı.” Yahudiler gelince ortalık çöplüğe dönmüş! Metnin devamında, 1603 yılında Safiye Sultan’ın ölümülyle cami inşaatınır yarım kalmasının ardından  ‘vaziyet’  anlatıldı:  “Yapı ilk pencere taklarına kadar yükselmişti. Aradan yıllar geçti ve çevreyi yine Yahudi evleri kapladı, her yer mezbelelik halini aldı.”  Mezbelelik,  ‘çöplük’  anlamına geliyor. Metin değiştirilec

İsrailli parlamenterler ilk kez NATO toplantısında

NATO Parlamenter Asamblesi Genel Kurul Toplantısı bu yıl İstanbul’da düzenlendi. Toplantıda İsrail parlamentosu Knesset’i temsilen Yeş Atid üyesi Mickey Levy ve Siyonist Birlik üyesi Omer Barlev de hazır bulundu. Bu toplantının İsrail için büyük önemi vardı çünkü ilk defa bir NATO toplantısına katılma hakkı elde edebildi. Türkiye ile İsrail arasında normalleşme anlaşmasına ilişkin görüşmeler sürerken Türkiye, NATO’da İsrail’e yönelik sürdürdüğü vetosunu kaldırdı. Böylece NATO mayıs ayında, üyesi olmayan dört ülke ile beraber İsrail´in de merkezi Brüksel’de temsilcilik açma talebine olumlu yanıt verdi. İstanbul’da bulundukları sürede bir araya geldiğimiz İsrailli milletvekillerinden Levy ile NATO konferansını, küresel terörü, Türkiye-İsrail ilişkilerini ve Arap-İsrail sorununu konuştuk. Levy, henüz çocukken Urfa ve Cizre’den göç eden ailesinin hikâyesini de bizlerle paylaştı.

Israeli parliamentarians in NATO conference for the first time

NATO’s annual Parliamentary Assembly was held in Istanbul last week. Mickey Levy from Yesh Atid and Omer Barlev from Zionist Union, represented Knesset (the Israeli Parliament) at the assembly. This was an important step for Israel as it was the first time that a representative of Israel was attending a NATO conference. During the reconciliation negotiations between Turkey and Israel, Turkey has lifted its veto on Israel and in May 2016, NATO has agreed to allow Israel and four other non-NATO members to open diplomatic missions in Brussels. Salom had the opportunity to meet both MKs. We discussed NATO conference, Turkish-Israeli relations and Arab-Israeli conflict with Levy. Levy also shared his family history; his parents are from Urfa and Cizre, her wife is from Greece, all former Ottoman territories

Kimdir bu Yahudi komşum?

500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi tarafından düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü geçtiğimiz pazar günü yüksek bir katılımla gerçekleştirildi.  ‘Kaybolan Diller’ teması ile gerçekleşen güne katılan katılımcılar birçok etkinlikle Türk Yahudi kültürüne ait gelenekleri, şarkıları, düğün ve diğer merasimlerine birebir tanık olarak tanıdılar.  Yahudilerin kültürel ve tarihi mirasını tanıtmak amacıyla, 27 Kasım Pazar günü, Avrupa’nın otuza yakın ülkesinde düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü kentimizde de yoğun ve keyifli bir programla kutlandı. ‘Kimdir bu Yahudi komşum?’ etkinliği, Yahudi Kültürü Avrupa Günü Uluslararası oluşumu çerçevesinde 500.Yıl Vakfı tarafından Türk Musevileri Müzesinde düzenlendi. 1999 yılından beri Avrupa’nın birçok şehrinde, 2001 yılından beri de Türkiye’de her yıl düzenlenen Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün bu seneki teması ‘Kaybolan Lisanlar’ idi. Saat 11’de kapılarını ziyaretçilerine açan Neve Şalom Sinagogu ve Türk Musevileri Müzesi gün boyunca yaklaşık

İlk Şalom duyurdu: İsrail’in Ankara Büyükelçisi 1 Aralık’ta Ankara’da

Altı yılın ardından İsrail’in Ankara büyükelçisi olarak görev alacak olan Eitan Na’eh, 1 Aralık Perşembe günü Ankara’da olacak   Şalom’un diplomatik kaynaklardan aldığı bilgiye göre İsrail’in yeni Ankara Büyükelçisi Eitan Na’eh, 15 Kasım’da büyükelçi olarak seçilmesinin ardından bu hafta Perşembe günü görev yeri olan Ankara’ya gelecek.

Her şey önce kuşlar için...

Uygar Özesmi’nin adını TEMA, Greenpeace, change.org’dan duymuş olabilirsiniz. Şu an karşımıza yepyeni bir oluşumla, Good4Trust ile çıkıyor. Hedefi büyük. Doğayı, hayvanları korumak istiyor ve bunun için de tüketim ekonomisinden mutluluk veren türetim ekonomisine geçmemiz gerekiyor diyor. Hayatı boyunca süren bu mücadelesini ve kuşlarla başlayan serüvenini konuştuk. Almanya’da doktor olan babasının Erciyes Üniversitesi’nin kuruluşu için çağırılmasıyla Kayseri’ye taşınırlar ailece. Ve hikaye tam da orada, Sultan Sazlığı’nda başlar. Orası tam bir kuş cenneti, onun da bir dürbünü ve kuş kitabı var. Kitaba bakarak kuşları teşhis etmeye çalışırken, kuş merakı gittikçe artar. Nelerle beslenirler derken flamingolar suda planktonları yediklerini öğrenir. Henüz 17 yaşında bu konuda ilk bilimsel makalesini yayınlar. Ardından sudaki böcekleri keşfedip bu konuda çalışmaya başlar. Türkiye için altı yeni tür keşfeder. Bu konuda da bilimsel makale yazar ve her iki çalışması da Tübitak’dan ödül a

Brexit ve Trump’a şaşırdıysanız sıra Avusturya ve İtalya’da

B rexit olarak adlandırılan, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararına ve Donald Trump’ın yeni ABD başkanı seçilmesine şaşırdıysanız, Avrupa şu aralar hepimiz için birkaç sürpriz daha hazırlamakla meşgul. Hemen aklınıza Fransa seçimleri gelmesin. Öncesinde yani 4 Aralık’ta, etkisi oldukça büyük olan Avusturya cumhurbaşkanlık seçimleri ve İtalya referandumu var. Merkez partilerin eridiği, sağcıların gittikçe güç kazandığı Avusturya’da aşırı sağcıların adayı Norbert Hofer dikkat çekiyor. 22 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimleri, Hofer’in Özgürlük Partisi’nin itirazıyla iptal edilmişti. 30 bin oy farkla yenilen Hofer mektupla kullanılan oylarda hile yapıldığını öne sürmüş ve mahkeme kararıyla seçimlerin 4 Aralık’ta tekrarlanmasına karar verilmişti. Göçmen karşıtı düşünceleri ile öne çıkan Hofer açıklamalarında, Trump gibi popülizmi kullanan adaylara göre daha dengeli. AB’den çıkmanın bir hata olacağını belirtiyor ancak bu konunun referanduma sunulmasını da teklif ediyor.

Bana bana, hep bana, yine bana

“Okuduğunuz en ‘tuhaf’ ekonomi içerikli kitap” olarak tanımlıyor Aslı kendi kitabını. Oysa teoriler yerine yaşamla ilgili, tüketici davranışlarını yani bizi bize anlatan üstelik bunu mizahi bir dille yapan bu kitabın vakti gelmiş de geçmişti bile. Hayattaki rantçılığımızı, faydacılığımızı açık açık yüzümüze vurmuş; kuyrukta öne geçerek 10 dakika kazanmamızı da, kaldırımın üstüne park etmemizi de, umursamadan vergi kaçırmamızı da, taksilerin kısa yola müşteri kabul etmemesini de, kocaman taçlı bekarlık partilerini de, baby shower’ları da. “Hep bana, hep bana!” diyoruz. Oysa en azından kendimize karşı biraz dürüst olmamızın vakti gelmedi mi? Bloomberg HT’nin sevilen yüzü Aslı Şafak ile hem yeni kitabını, hem de Türkiye’nin ekonomisini ve Trump sonrası beklentileri konuştuk Kitap yazma hikâyeni paylaşır mısın? Bir gün esrarengiz bir mesaj aldın ve... Bu konu aslında yıllardır aklımda olan bir şeydi ama bunu kitaba dönüştürmeyi hiç düşünmemiştim. Bir novella fikrim vardı. Bir destek

Unutmayacağız

Unutmayacağız... Bu sözü ne kadar da çok tekrarlıyoruz. Oysa çok değil birkaç yıl sonra her şey gibi o unutulmaz denen şey de unutuluyor. Zamanın akışına bırakılıyor. Bir tek anne-babalar, eşler, çocuklar hatırlıyor, acısını en derinde hissediyor. Bir tek onlar için o yangın devam ediyor. Ateş bir tek düştüğü yeri yakıyor. Bu söz bir kere de hatalı çıksın istiyorum, olmuyor, çıkmıyor. Bu sene 15 Kasım’da bir yazı aradı gözlerim. Ama kuru kuru bir haber değildi istediğim, bulamadım. Fark ettim ki  bu konuyla ilgili sosyal medyada paylaşabileceğim yazılar ya daha önce kendi yazdıklarım, ya Şalom Gazetesi’nde çıkanlar, ya da geçen sene ben dahil dört kişiyle röportaj yapan Agos’un söyleşisiydi. Bu kadar. Aradan geçen 13 sene, 15 ve 20 Kasım saldırılarının vahşetini, korkunçluğunu, kayıplarını unutturmuş olmalı.  Çok daha önemli görülen konular olmalı ki, El Kaide terör örgütünün İstanbul’un göbeğine gerçekleştirdiği bu saldırılar konuşulmadan, kurbanları anılmadan geçilebiliyor. Ya

4 uzman yorumladı: Trump'ın İsrail politikası

Trump'ın İsrail politikasını ve Filistin sorununda atılacak adımları Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi, Filistinli Esirler Derneği Başkanı Ahmed Ebu Salih, Prof. Dr. Alon Ben Meir ve gazeteci İslam Özkan ile konuştuk ABD seçimlerinden zaferle ayrılan Donald Trump’ın Rusya’ya gönderdiği yumuşama mesajları Suriye krizinin çözümü konusunda umut vaat ederken, Cumhuriyetçi liderin İsrail’e yaklaşımı bölgede mevcut fay hatlarının kırılma riskini beraberinde getirdi. Seçim kampanyasının ilk aylarında İsrail-Filistin meselesinde tarafsız olacağını ilan eden Trump, Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi’nin (AIPAC) düzenlediği zirvede Netanyahu’nun tezlerini en yüksek perdeden onayladı. Ortadoğu uzmanı Karel Valansi, Aydınlık’a yaptığı açıklamada Trump’ın seçilmesini ‘sürpriz’, atacağı adımları ise ‘öngörülemez’ olarak niteledi. KUDÜS SENARYOLARI Şalom gazetesi yazarlarından   Valansi, Trump zaferinin İran ve Hamas dışında tüm bölgede sevinçle karşılandığını ancak bu durumun değişec

14 Kasım sabahı Bloomberg HT radyoda Aslı Şafak'ın konuğuydum

Aslı Şafak ile Trump sonrası ABD'yi, ABD-İsrail ve ABD-Türkiye ilişkilerini konuştuk, antisemitizmden bahsettik, telefonla gelen soruları yanıtladık ve bol bol sohbet ettik. 14 Kasım 2016 Pazartesi sabah 12.00-13.00

Obama sonrası Orta Doğu

Oldukça tartışmalı bir başkanlık seçimini geride bırakan ABD, kurulu düzene karşı çıkanların oylarıyla başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanan Donald Trump ile yeni bir döneme hazırlanıyor. Trump başkanlığındaki ABD ile ilgili analizler, genelde seçim kampanyasındaki söylemleri üzerinden geliştirilmeye çalışılıyor. Oysa seçilmesi ne kadar sürpriz olduysa, vaatlerinin ne kadarını gerçekleştireceği de o kadar sürpriz olacak.  Trump demek bir öngörülememe durumu, bir bilinmezlik demek . Bir etki yaratacağı kesin, ama bunun nasıl olacağı bilinmiyor. Bu bilinmezlik durumu da en büyük endişe kaynağı. Siyasi geçmişi olmayan Trump’ın bir iş adamı gibi düşünerek kararlar alacağı söylenebilir ancak. Bir de danışmanlarının, tıpkı eski bir aktör olan Ronald Reagan başkanlığında olduğu gibi, önemli olacağı. Bu nedenle fikirlerine güvendiği kızı İvanka Trump başta olmak üzere yakın çevresinde topladığı isimleri ve görüşlerini incelemenin tam zamanı. “ Trump, Orta Doğu’yu akıllı bir yatırım olar

Trump, Kudüs vaadini yerine getirecek mi?

Hillary Clinton başkanlık yarışını kazanmış olsaydı bundan sonra Orta Doğu’yu neler beklediğini söyleyebilmek daha kolay olurdu. En basitinden, Obama’nın dış politikasının devamının geleceğini, İran etkisini arttırırken, önceki söylemlerini göz önünde tutarak İsrail’i Filistinlilerle barış masasına oturtmak için zorlayacağını bir çırpıda sayabilirdik. Ancak bırakın seçilmesi, adaylığı bile sürpriz sayılan rakibi Donald Trump ABD’nin yeni başkanı olmaya hazırlanırken önümüzde koca bir bilinmezlik var. Aklına estiği gibi konuşan Trump’ın sözlerinde ne kadar ciddi olduğunu, bunların ne kadarını gerçekleştireceğini kestiremiyoruz. Her ne kadar ABD’nin kurumları, güçler ayrılığı ilkesi ve anayasası bir başkanın top sahasının sınırlarını belirlemiş olsa da,  Trump kuralları çiğnemeye ve oyunu yeniden kurgulamaya hazır  gibi gözüküyor.

No One Knows What Trump Will Mean For The Middle East — Not Even Trump

During the Republican Party primaries, Trump argued he would be a more even-handed umpire in the conflict between Israelis and Palestinians than previous US presidents. But despite garnering the support of known anti-Semites and evidence emerging that he or his campaign were  visiting  anti-Semitic websites, he managed to win the  implicit support  of Israel’s Prime Minister Benjamin Netanyahu. Trump and his surrogates have argued for Israeli  annexation  of the West Bank and recognition of Jerusalem as the capital of Israel, policies that would favor Israel far more than even past Republican administrations. With the presidency and majorities in Congress, Trump could easily push through such radical policy changes. Yet some wonder whether he would. For one thing, he and his advisers’ positions on Israel have been all over the map. For another, making such moves might be too costly. George W. Bush signed a bill recognizing Jerusalem as capital of Israel, but held off on implementing

Starbucks çağında Amerikan seçimleri

B ir kahve almak için ne kadar çok seçim yaptığımızı fark ettiniz mi? Yayaların yoğun olduğu yerlerde birbiri ardına açılan Starbucks ve benzeri kahve dükkânları, seçeneklerimizin sonsuz olduğu ve bu seçenekleri bizzat kendimizin yönlendirdiği izlemini veren bir dünyanın kapısını aralıyor. Karton bardak mı fincan mı diye başlayan seçimler, bardağın boyu, kahvenin aroması, sütün çeşidi, krema, şurup derken tam da bizim isteğimize göre baştan yaratılmış kahvemiz, yine bize özel olarak o saniyede hazırlanıyor. Üstelik oradaki en önemli kişiymişiz gibi adımız ile bize sesleniliyor ve kahvemiz takdim ediliyor. Bu durum dünyanın neresine giderseniz gidin aynı şekilde sürüyor. Öte yandan, köklü bir kahve kültürüne sahip Türkiye’de, kendinize bir kahve ısmarlamak tek bir sözcükle mümkün; sade, az, orta, şekerli... Pazarlama şirketleri müşteriyi kazanmanın ve daha da önemlisi elde tutmanın yolunun onları özel hissettirmek olduğunu çözdüler. Ekonomik büyüme hızının yavaşladığı, rekabetin had

Mısır’dan Suudi Arabistan’a

ABD koruyucu kanatlarını Ortadoğu’nun üzerinden uzaklaştırdığından, bölge ülkelerini sorumluluk almaya ve ellerini gerçek anlamda taşın altına sokmaya zorladığından beri, ortak tehdit algıları birçok ülkeyi birbirine yakınlaştırıyor. Örneğin, İran tehdidi İsrail ile Körfez ülkelerini, Müslüman Kardeşler tehdidi İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır’ı yakınlaştırabiliyor. Öte yandan IŞİD devlet kontrolünün azaldığı veya hiç kalmadığı yerlerden taşarak tüm çevre ülkeleri etkisi altına almaya çalıştıkça, bölge güçleri yeni bir başarısız devletin oluşmaması için başta güvenlik olmak üzere birçok konuda işbirliğine -daha önce hiç olmadığı kadar- hazırlar. Mesela Mısır. Arap Baharı ile birlikte çalkantılı bir döneme giren Mısır, 2011 Şubat’ında Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından Muhammed Mursi’nin kısa süreli yönetimine geçti. Temmuz 2013’te ise başta artık Abdülfettah El Sisi vardı. Bu süreçte ülke ciddi bir türbülansa girerken, ekonomisi tüm sağlam temellerinden sarsıldı. Bu son dönemde

Heros among us

On March 19th, Istiklal Avenue, one of the busiest pedestrian avenues in Istanbul was stroke with a horrific terror attack. A suicide bomber detonated himself in the middle of a tourist group. Several people died and many were injured, as a result. Among the casualties, there were Israeli tourists who were visiting Istanbul to experience the exquisite Turkish cuisine. In October, seven months following the attack, Yehudit Sarig and her daughter Rotem, who were severely wounded in the attack came for the first time to Istanbul for a closure, and also to meet a special man, their hero. On March 19th 2016, we were all shaken by the terror attack on Istiklal Avenue, a pedestrian avenue lined with international stores and foreign consulates in the heart of Istanbul. Four people were killed in the suicide attack on a Saturday morning. All were foreign nationals; Israeli citizens Simha Siman Demri, Yonathan Suher, Avraham Godman and Iranian Ali Rıza Khalman. 39 people, including 24 foreign

Terör mağduru İsrailli, kahraman doktoru ile buluştu

19 Mart’ta İstanbul’un kalbinin attığı İstiklal Caddesi bir terör saldırısına sahne olmuştu. Bir turist grubunun ortasına gelerek kendini patlatan terörist dört kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına sebebiyet vermişti. Kurbanların büyük çoğunluğu misafirlerimiz, İstanbul’u gezen İsrailli turist grubuydu.  ‘Gurme tur’ ile İstanbul’a özgü tatları tanımak için gelen turistlerin fotoğraflara da yansıyan neşeli tatilleri maalesef çok acı bir şekilde sona ermişti. Ekim ayında, saldırıdan yedi ay sonra, olayda ağır yaralanan Yehudit Sarig ve kızı Rotem İstanbul’a geldiler. Hem korkularını yenip bu olayı geride bırakabilmek, hem de çok özel bir adamla, kahramanları ile buluşabilmek için.

Asım Akansoy'un makalesinde alıntılandım

"Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları, bölge ülkelerinin jeo-enerji stratejisi ve ittifak ilişkileri bağlamında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. İsrail’in bu bağlamdaki rolü oldukça önemli. 26 Ekim 2016 tarihli haftalık Şalom Gazetesi köşe yazarı Karel Valansi’ye göre, “Doğu Akdeniz’de son yıllarda ardı ardına keşfedilen doğalgaz yatakları, enerji jeopolitiği ile bölge ülkelerinin stratejik değer ve gücünü arttıran önemli bir faktör haline geldi.  İsrail, Mısır ve Kıbrıs’a ait münhasır ekonomik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu havzalarda keşfedilmeyi bekleyen daha da zengin yataklar olduğunu müjdeliyor.  2009’da Tamar ve 2011’de Leviathan’ın keşfi ile dünyanın sayılı doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu ortaya çıkan İsrail’i, Afrodit ile Güney Kıbrıs, Zohr ile Mısır takip etti. Bu büyüklükteki doğalgaz keşfi her üç ülke için de oyun değiştirici bir gelişme.” Valansi’ye göre,  “Bu üç ülke için doğalgaz, maddi getiriden çok, diplomatik kazanç elde edebilecekleri stratejik bi

Doğalgaz her şeyi affeder mi?

D oğu Akdeniz’de son yıllarda ardı ardına keşfedilen doğalgaz yatakları, enerji jeopolitiği ile bölge ülkelerinin stratejik değer ve gücünü arttıran önemli bir faktör haline geldi. İsrail, Mısır ve Kıbrıs’a ait münhasır ekonomik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu havzalarda keşfedilmeyi bekleyen daha da zengin yataklar olduğunu müjdeliyor. 2009’da Tamar ve 2011’de Leviathan’ın keşfi ile dünyanın sayılı doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu ortaya çıkan İsrail’i, Afrodit ile Güney Kıbrıs, Zohr ile Mısır takip etti. Bu büyüklükteki doğalgaz keşfi her üç ülke için de oyun değiştirici bir gelişme. Doğalgaz ithalatçısından ihracatçısına rol değiştiren İsrail ve ekonomik olarak oldukça sıkıntıda bulunan Güney Kıbrıs ve Mısır için bu durum öncelikle enerji tedarik sıkıntısından kurtulup bu konuda bağımsızlıklarını kazanma anlamına geliyor. Bunun önce iç piyasada ardından ihracatın başlamasıyla getireceği ekonomik iyileşme de göz ardı edilemez düzeyde. Öte yandan doğalgaz maddi getiriden çok,

Anormal bir normalleşmenin aktörleri

Türkiye ile İsrail arasında sürdürülen gizli görüşmelerin detayları basına sızdığından beri iki ülke ilişkileri arasında hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Hem Türkiye’nin hem de İsrail’in talepleri en başından beri biliniyordu. Bunların aşılması, iki tarafın da el sıkışacağı ortak bir müşterekte buluşmaları daha ilk günden mümkündü. Konjonktür ve pragmatizm, çıkarlar ve tehdit algıları doğru zamanın bugün olduğuna karar verdi sadece. Varılan anlaşma ile Davos’tan beri adım adım bozulan diplomatik ilişkiler düzeltilebilir, ancak iki temel konuda kalıcı hasar yaşandı. Bu ne Gazze ablukasının kaldırılması, ne de Mavi Marmara ile ilgili davaların düşürülmesi konusu. İki ülke arasında temel sorun, ileride de örneklerini muhtemelen yaşayacağımız, İsrail açısından güven eksikliği, Türkiye açısından kamuoyunun tepkisi.

Türkiye – İsrail arasında gözler davalarda

Türkiye ve İsrail arasında imzalanan anlaşmanın şartları teker teker yerine getirilirken, gözler artık Mavi Marmara davalarında. Türkiye ve İsrail arasında varılan anlaşmanın maddeleri sırasıyla yerine getiriliyor. Türkiye, Gazze’ye insani yardımını Aşdod Limanı üzerinden ulaştırırken, İsrail de mutabık kalınan 20 milyon dolarlık tazminatı 30 Eylül’de ulaştırdı. İsrail’in talebi olan davaların düşürülmesi konusunda ise gözler 19 Ekim’deki davaya kilitlenmiş durumda. 20 Eylül’de görülen dava, anlaşmanın yürürlüğe girip girmediğinin anlaşılabilmesi için 19 Ekim’e ertelenmişti. Türkiye-İsrail arasında imzalanan normalleşme anlaşmasının maddeleri teker teker yerine getirilmeye devam ediyor. Türkiye’nin özürden sonraki ikinci talebi olan ve iki ülke arasında varılan uzlaşma neticesinde mutabık kalınan 20 milyon dolarlık tazminat 30 Eylül’de Türkiye’ye ulaştı. İsrail’in talebi olan davaların düşürülmesi konusu için ise gözler 19 Ekim’de görülecek davaya kilitlenmiş durumda. Çağlayan

A mutual energy dialogue between Turkey and Israel

Israel´s Energy Minister Yuval Steinitz came to Istanbul to attend the 23th World Energy Congress. He met his Turkish counterpart Berat Albayrak as a sign of further restoration in diplomatic ties between two countries. Energy and humanitarian aid were their main subjects of discussion. The Minister of Energy of Natural Resources of Turkey Berat Albayrak and the Minister of Energy of Israel Dr. Yuval Steinitz met on 13 th  of October in Istanbul. This was the first official ministerial level meeting between the two countries, since the normalization of bilateral relations which represents further restoration in diplomatic ties between two countries after a six-year rift.

6 yılın ardından Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir ilk!

23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında Türkiye’ye gelen İsrailli Enerji bakanı Yuval Steinitz, Türk mevkidaşı Berat Albayrak ile bir araya geldi. Bu görüşme, altı yılın ardından bakan düzeyinde gerçekleşen ilk resmi toplantı oldu İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi’ne katılmak üzere İstanbul’a gelen İsrail Enerji Bakanı Dr. Yuval Steinitz, Perşembe günü sabah saatlerinde Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile bir araya geldi. Mavi Marmara ardından başlayan kriz geçtiğimiz aylarda son bulurken, iki ülke arasındaki normalleşme anlaşmasının ilk meyvesini verdi. Bu görüşme, altı yılın ardından bakan düzeyinde gerçekleşen ilk resmi toplantı oldu. Daha önce de dönemin Çevre Bakanı Amir Peretz, 2013 yılında İstanbul’da BM’nin liderliğinde düzenlenen ‘Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi- Taraflar Toplantısı’na katılmış ve bu ziyaretiyle Mavi Marmara sonrası kopan ilişkilerin ardından Türkiye’yi ziyaret eden ilk bakan olmuştu. Ancak Ankara’da

Şehirlerin sessizliği

Şehirlerin kendine özgü belirleyici sesleri olduğunu fark ettiniz mi? Mesela İstanbul’u ezan sesinin yanı sıra trafik ve inşaat gürültüsü ile anlatabilirim. Büyükada ise nalların yola çarpan sesi, bisiklet kornası, deniz ve martı sesi ile aklımda yer etmiş. New York ambülans sireni ve metalik bir uğultu ile kendini hatırlatırken, parklarından hiç çıkmak istemediğimden olsa gerek Viyana ve Londra aklımda daha çok doğa ve kuş sesleri ile yer etmiş. Geçtiğimiz günlerde bulunduğum Kudüs için en tanıtıcı sesin ne olduğunu düşünürken bunun sessizlik olduğunu fark ettim. Şehrin kutsiyeti sakinlerini de etkilemiş olacak ki, Tel Aviv’in aksine ne bağırıp çağıran, ne de kornaya basıp trafik sıkışıklığını protesto eden var. Çok daha yavaş, çok daha dingin bir yaşam sürmekte, arka plandaki tüm gerilime rağmen. Bu nedenle pazar sabahı otelde otururken gittikçe artan trafik sesi, polis ve ambülans sirenini duymamla bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamam zaman almadı. 2015’ten beri giderek art

Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşmede neredeyiz?

Mavi Marmara, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri derinden etkileyen bir dönüm noktası olarak yerini ve önemini korumaya devam ediyor. Hatırlarsanız, IHH’nın organize ettiği ve Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosuna ait olan Mavi Marmara gemisi, İsrail’in uyarılarına rağmen Gazze’ye doğru yol almaya devam etmişti. 31 Mayıs 2010 günü İsrail, Gazze’ye uyguladığı deniz abluka sahasına 64 mil uzakta Mavi Marmara gemisine bir operasyon düzenlemiş, toplamda on Türk vatandaşı (sonuncusu daha sonra hastanede) hayatını kaybetmiş, Türk ve İsrailli 50’ye yakın kişi yaralanmıştı.

Karel Valansi was a guest commentator on CNN Turk’s 5N1K newscast

Last Saturday, Salom Columnist Karel Valansi was on CNN Turk’s newscast 5N1K’s as a guest commentator. Last Saturday, the weekly newscast which reports important World news, aired a special section covering Shimon Peres, the late former President of Israel. The section broadcasted fragments from Shimon Peres’ life as well as a brief review of the relationship between Israel and Turkey highlighting Peres’s Ankara visit, his address to the Turkish Grand National Assembly and especially the Davos crisis remembered by President Recep Tayyip Erdogan “One Minute” snap.  The section also aired footage from Peres’ funeral where many World leaders gathered together to pay their respects. As a guest commentator, Valansi talked about Peres’ contributions to Israel since its foundation and his efforts to ensure peace between the Israelis and the Palestinians since the Oslo Accords.  Valansi pointing out that even though the Israeli Lobby is almost always disfavored by Turkey, through Per

Karel Valansi, CNNTürk’e konuk oldu

CNN Türk’ün beğenilen haber programı 5N1K’nın Cumartesi akşamı yayınlanan bölümüne, gazetemiz köşe yazarlarından Karel Valansi konuk oldu. Dünyadaki önemli olaylara yer veren programın bir bölümü geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden İsrail’in eski Devlet Başkanı Şimon Peres’e ayrıldı. Şimon Peres’in hayatından kesitler ve Türkiye-İsrail ilişkilerindeki yerinin anlatıldığı bölümde, Peres’in Ankara ziyareti ve TBMM’deki konuşmasının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “One Minute” çıkışı ile de hatırlanan Davos krizine yer verildi. Dünya liderlerini buluşturan cenaze töreninden görüntülerin de yer aldığı programda Karel Valansi, Şimon Peres’in İsrail Devleti’nin kuruluşundan bugünlere gelmesindeki katkısını, İsrail-Filistin barışını sağlamak için Oslo görüşmelerinden beri sürdürdüğü çabasından bahsetti. Türkiye’de hep olumsuz olarak anılan İsrail lobisinin gerçekte Peres sayesinde Türkiye’yi uluslararası arenada desteklediğini belirten Valansi, Peres’in TBMM’de konuşan ilk İsra

Şahinden barış güvercinine Şimon Peres

Dünyanın kalbinin attığı Orta Doğu’da hayat zor, barış daha da zor. Bölgede yaşanan göçler, ölümler, işgaller, hak tecavüzleri, acılar ancak kan ve gözyaşı ile anlatılabiliyor. Bir nesilden diğerine aktarılan eski acıların üstüne  yenileri  yaratılıyor, sonu gelmez  nefret listesi  gittikçe uzuyor. “ Affet ama unutma ” diyen de, “ Ne affet ne de unut ” diyen de, “ İntikam! ” diye savaş çığırtkanlığı yapan da bu acılardan kendi payına düşeni alıyor. Buna tüm dünyanın kendi çıkarları için bir oyun tahtası haline gelen, bu nedenle bir türlü ‘ bitirilemeyen ’ savaşlar eklenince, Orta Doğu en basit tabirle kapağı sonsuz acıya açılmış  Pandora’nın Kutusu  gibi karşımızda dikiliyor. Süregelen tüm operasyonlara, çatışmalara ve savaşlara rağmen bir isim yılmadan  barış  diye,  umut  diye haykırmaya devam etti. Ona  saf  diyen de oldu,  hayalperest ,  realiteden uzak romantik diyen de. Herkesin duymaya hasret olduğu umut dolu, barış için çırpınan bu sözlerin sahibinin tükenmez enerjisi ve ç

CNNTürk 5N1K programına konuk oldum

CNNTürk 5N1K'a Şimon Peres'i anlattım 1 Ekim 2016 20.00 Dakika 22.40'dan itibaren http://tv.cnnturk.com/tv-cnn-turk/programlar/5n-1k/dunyanin-haberi-5n-1k-dunya-raporu

Armi tarifine de yardımcı olmuşum :)

Armiko (Yeşil Domates Yemeği) 01 Perşembe Eki 2015 Posted  by  sinandirlik Armiko (Yeşil Domates Yemeği)  kapalı Etiketler armiko ,  domates ,  sefarad mutfağı ,  sonbahar ,  yahudi mutfağı ,  yeşil domates Mevsim yazdan sonbahara dönerken turşuluklar pazar tezgahlarında boy göstermeye başlar. Kısacık, hüzünlü ama aynı zamanda keyifli bir zaman dilimidir de bu dönem. Yeşil domatesler, acurlar, kelekler becerikli ellerin kendilerini lezzetli turşulara dönüştürmesini bekler. Yeşil domatesleri gördüğümde aklıma sadece turşu gelmiyor tabii… Hem Avnet’in gülümseten “Kızarmış Yeşil Domatesler” filmini hem de rahmetli anneannemi hatırlarım ne zaman yeşil domates görsem. Anneannem yeşil domateslerden harika bir yemek yapardı çocukluğumda: Armiko. Yahudi mutfağından çok lezzetli, hafif ve vitamin deposu bir yemek… Bu güz başlangıcında da pazar tezgahlarına sıralanan yeşil domatesleri görünce hemen harekete geçtim ve Armiko pişirdim. Daha önce bilmeyenlere çok ilginç v