Ana içeriğe atla

Yitirilen bir gülümseme, gerçek olan bir hayal: YANKI

Ölüm bir son mudur? Korkunç bir cinayete kurban giden Yankı Özkan Yıldırır’ın adı artık Heybeliada’da bir okul kütüphanesinde yaşıyor.

İki sene önce bu günlerde, korkunç bir cinayet gazete sayfalarını süslüyordu. Bir kadın eşi ile pazar gezmesinden dönerken evinin önünde pusu kurmuş kayınpederi tarafından öldürülmüştü. Sebebi ise eşine şiddet uygulayan kayınpedere karşı kayınvalidesinin tarafını tutmasıydı. Kayınvalidesine bu haklı desteğini canı ile ödemişti genç kadın.
Bu cinayet de benzerleri gibi gazetelerdeki yerini buldu. Ancak her gün görmeye alışılan kadın cinayetlerinden farklı bir görüntü veriyordu bu haber. Öldürülen kadın sosyoekonomik düzeyi yüksek, kendi ayakları üstünde duran, eğitimli ve üst düzey bir yöneticiydi. Cinayet haberleri ile birlikte onun gülen yüzü, ödül alırkenki mutlu resimleri paylaşıldı. Oldukça ilgi çekti, çok konuşuldu üzerinde. Sanki kadına şiddet sadece fakir, eğitimsiz kesimi veya Doğu’daki kadınları hedef alıyordu da bu sefer şaşkınlık yaratmıştı. Sanki ilk defa bir kadın cinayeti yaşanıyordu bu topraklarda.
Hayatını kaybeden Shell & Turcas Kurumsal İletişim Müdürü Yankı Özkan Yıldırır gülümseyen, neşeli resimleri ile gazete sayfalarına kendisine yakışmayan bir haber ile konu olurken, geride acılı bir eş, anne-baba, kardeş ve dostlar bıraktı. Adını yaşatmak isteyen arkadaşları bir kütüphane yapmaya karar verdiler. Gereken izinler alındı, Ortak İdealler Derneği ve Shell’in katkıları ile kütüphaneye ihtiyacı olan bir okul bulundu. 
İşte iki senelik bu hayal perşembe günü hayata geçti. Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Anadolu Lisesi modern bir kütüphaneye kavuştu. Törende Yankı’yı sevenler hazır bulundu. Arkadaşları onu anlattı, hikayelerini, anılarını paylaştı. Duvara hep ama hep güler yüzü yansıdı; maratonda bir dernek yararına koşarken, bir tatil yerinde, arkadaşlarıyla mutlu bir anı paylaşırken...
Burcu Karakaş çok güzel anlatmıştı modern çağın külkedileri diye tanımladığı günümüz kadınının yaşadığı sıkıntıları, çıkmazı:
“Modern çağın külkedileri gibiyiz. Her an balkabağına dönmemiz işten bile değil. İş hayatında merdivenleri birer ikişer çıkarken, ayakkabımızın teki hep kayıp. Fiziksel şiddete maruz kalmayanlarımız, bir şekilde ekonomik ya da psikolojik şiddete uğruyor. Ekonomik bağımsızlık ise beklediğimiz özgürlük ortamını kısmen yaratıyor. Evlilik/çocuk baskısı, ev içi sorumluluk derken, sırtımıza bin(diril)en yükün üzerinde bir ‘baba’ toplum eli sabit duruyor. Kadının sosyoekonomik ya da eğitim seviyesi ne olursa olsun erkek şiddetine maruz kalması karşısında üç maymunu oynamaktan vazgeçelim.”
Yankı da bu külkedilerinden biri, tıpkı kadını birey olarak kabul etmeyen zihniyet hüküm sürdükçe hepimizin olduğu gibi...
Karel Valansi Şalom Gazetesi 7 Mart 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmayacağız

Unutmayacağız... Bu sözü ne kadar da çok tekrarlıyoruz. Oysa çok değil birkaç yıl sonra her şey gibi o unutulmaz denen şey de unutuluyor. Zamanın akışına bırakılıyor. Bir tek anne-babalar, eşler, çocuklar hatırlıyor, acısını en derinde hissediyor. Bir tek onlar için o yangın devam ediyor. Ateş bir tek düştüğü yeri yakıyor. Bu söz bir kere de hatalı çıksın istiyorum, olmuyor, çıkmıyor. Bu sene 15 Kasım’da bir yazı aradı gözlerim. Ama kuru kuru bir haber değildi istediğim, bulamadım. Fark ettim ki  bu konuyla ilgili sosyal medyada paylaşabileceğim yazılar ya daha önce kendi yazdıklarım, ya Şalom Gazetesi’nde çıkanlar, ya da geçen sene ben dahil dört kişiyle röportaj yapan Agos’un söyleşisiydi. Bu kadar. Aradan geçen 13 sene, 15 ve 20 Kasım saldırılarının vahşetini, korkunçluğunu, kayıplarını unutturmuş olmalı.  Çok daha önemli görülen konular olmalı ki, El Kaide terör örgütünün İstanbul’un göbeğine gerçekleştirdiği bu saldırılar konuşulmadan, kurbanları anılmadan geçilebiliyor. Ya

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri