Ana içeriğe atla

Türkiye olumlu, İsrail ise temkinli

7 Nisan’da İngiltere’nin başkenti Londra’da bir araya gelen Türk ve İsrailli yetkililer, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için görüşmelere devam ettiler. Toplantı sonrası bir açıklama yapan TC Dışişleri Bakanlığı, mutabakat metninin son haline getirilmesi üzerinde çalışıldığını, farklılıkların giderilmesi yönünde ilerleme sağlandığını ve iki hafta sonra yapılması planlanan toplantıda anlaşmanın sonuçlanacağını duyurdu. Aslında Türk tarafını takip edenler 7 Nisan’ı, Mavi Marmara olayını iki ülke ilişkilerinde geride bırakacak tarih olarak algılayabilirdi.
İsrail tarafının bu konudaki suskunluğu, Türkiye’nin gösterdiği hevesi ve iyimser tabloyu sergilememesi, işlerin o kadar da tozpembe gelişmediğini gösteriyor. İsrail’de bir bölüm, Türkiye’nin çift taraflı bir oyun oynadığını ve Rusya ile bozulan ilişkileri nedeniyle İsrail’e yaklaştığını, İsrail doğalgazının Ankara’nın normalleşme isteğini arttırdığını söylüyor. Bir başka kesim ise Ankara’nın İsrail’in taleplerine samimi yaklaşmadığını, Hamas’a ev sahipliği yapmaya devam ettiğini belirtiyor. Salı günü Çağlayan Adliyesinde görülen Mavi Marmara davasının ve İHH’nın açıklamaları da, İsrail’in bir diğer talebi olan askerlerine açılan davaların düşürülmesi konusunda bir ilerleme sağlanmadığını gösteriyor.
Pazartesi günü bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, görüşmeler hakkında oluşan beklentileri düşürerek, çok yakın zamanda nihai bir anlaşma imzalanmayacağını, görüşmelere devam edileceğini söyledi. Gazze’de ablukanın kaldırılması talebinden vazgeçilmediğini belirten Kalın’ın, ayrıca Filistin işgalinin sonlanması çağrısında bulunması ve Kudüs Eylem Planı açıklaması, Türkiye ile İsrail’in birbirinden yeniden uzaklaştığını gösteriyor.

Mavi Marmara olayının bir sonuca bağlanmasının bu kadar uzun bir süre alması, iki ülke ilişkilerini oldukça yıprattı. Ticari ilişkilerin tarihi rekorlar kırması, İsrail’in Türkiye’ye Hayfa limanını kullandırması, karşılıklı uçak seferlerinin yoğunluğu, 19 Mart Taksim terör saldırısı sonrasında iki ülke arasındaki pozitif görüşmeler ve kısıtlı istihbarat ilişkileri devam etse de, bu süreçte oluşan hasarın onarılması çok kolay gözükmüyor. Halkların bu olumlu gelişmelere verdiği tepkilerse, iki ülke yakınlaşmasının toplumlar nezdinde kabulünün daha zor olacağını gösteriyor.
Son gelişmelerin yakınlaştırdığı İsrail ve Suudi Arabistan, artık ilişkilerini pek de gizleme gereği duymuyorlar. İran tehdidi üzerinden konumlandırılan bu işbirliği, İsrail’e Arap dünyasında önemli bir yer açtı. İsrail’in görüşmelere devam etmekle birlikte, Türkiye ile normalleşmenin bir anlamda ‘üzerine atlamamasında’, Suudilerle gelişen ilişkileri neden gösterilebilir. İsrail’i bölgesindeki yalnızlık denizinden kurtaran bu gelişme, Türkiye’nin bu tarihi pozisyonunu sarstı. Davos ile başlayan süreçte Türkiye ile ciddi oranda bir güven hasarı oluştuğu göz önüne alınırsa, Arap dünyasının önemli lideri Suudi Arabistan ile gelişen ilişkilerin İsrail’i ne kadar memnun ettiği anlaşılabilir. Burada da akla hemen Filistin konusundaki Arap inisiyatifi geliyor. Bu konuda Suudilerin İsrail’in taleplerine göre ne kadar esneyebilecekleri önemli.
Mısır ile Suudi Arabistan yakınlaşması da bu açıdan dikkat çekici. Gazze konusunda İsrail ile işbirliği yapan Mısır’ın, Suudi Arabistan ile gelişen ilişkileri finansal yardımın çok üstünde. İki ülkenin bir köprü ile birleştirilmesi planlarından, daha önce İsrail ile sorun yaratan iki stratejik adanın sessiz sedasız Mısır’dan Suudi Arabistan’a iadesine uzanan bu işbirliği aslında Kızıl Deniz’in neredeyse tamamının kontrolü demek. Öte yandan, Mısır’ın ve Rusya’nın Türkiye ile İsrail arasındaki gelişmelere ihtiyatlı yaklaşması ve çekincelerini açıkça ifade etmeleri İsrail’in bu konuda bir adım atmadan önce iki kere düşünmesine sebep oluyor.
Hem ülke karakterleri hem de küresel anlamda olumlu yankı bulan İsrail ile Filistin barış görüşmelerinin yokluğunda, Türkiye ile İsrail arasındaki altın dönem veya balayı olarak nitelenen, uzun vadeli birçok projenin ve işbirliğinin tartışıldığı 1990’lara çok uzağız. İki ülke arasında görüşmeler devam ettikçe ilişkilerde normalleşmeye bir adım daha yaklaşıldığı doğru, ancak bunca senenin yarattığı güven kaybının ve hasarın temizlenmesi, anlaşma olsun veya olmasın kolay olmayacak.
Karel Valansi OBJEKTİF Şalom Gazetesi 13 Nisan 2016
http://www.salom.com.tr/haber-98868-turkiye_olumlu_Israil_ise_temkinli.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmayacağız

Unutmayacağız... Bu sözü ne kadar da çok tekrarlıyoruz. Oysa çok değil birkaç yıl sonra her şey gibi o unutulmaz denen şey de unutuluyor. Zamanın akışına bırakılıyor. Bir tek anne-babalar, eşler, çocuklar hatırlıyor, acısını en derinde hissediyor. Bir tek onlar için o yangın devam ediyor. Ateş bir tek düştüğü yeri yakıyor. Bu söz bir kere de hatalı çıksın istiyorum, olmuyor, çıkmıyor. Bu sene 15 Kasım’da bir yazı aradı gözlerim. Ama kuru kuru bir haber değildi istediğim, bulamadım. Fark ettim ki  bu konuyla ilgili sosyal medyada paylaşabileceğim yazılar ya daha önce kendi yazdıklarım, ya Şalom Gazetesi’nde çıkanlar, ya da geçen sene ben dahil dört kişiyle röportaj yapan Agos’un söyleşisiydi. Bu kadar. Aradan geçen 13 sene, 15 ve 20 Kasım saldırılarının vahşetini, korkunçluğunu, kayıplarını unutturmuş olmalı.  Çok daha önemli görülen konular olmalı ki, El Kaide terör örgütünün İstanbul’un göbeğine gerçekleştirdiği bu saldırılar konuşulmadan, kurbanları anılmadan geçilebiliyor. Ya

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri