Ana içeriğe atla

İsrail'le Türkiye arasındaki anlaşma Orta Doğu’da bir barış kapısını açtı

Bir süredir Türk dış politikasında süregelen bir yeniden yapılanmadan bahsediliyor. İsrail ile imzalanan normalleşme anlaşması çerçevesinde bu gelişmeye bakarsak tam sekiz yıl geriye gitmemiz gerekir.
Suriye ile İsrail arasında arabulucuğa soyunan Ankara, hemen ardından başlayan 2008 Dökme Kurşun operasyonu ile ihanete uğradığını hissetti ve bu histen hiç kurtulamadı. Bu durum artarak 2009’da Davos’taki “One Minute” çıkışı ile zirveye yükseldi. Bundan sonra iki ülke ilişkilerini soğukkanlılıkla alınan kararlar yerine duygular belirledi. 

Birçok konuda anlaşmazlıklar peşi sıra gelirken, 2010’daki Mavi Marmara olayı ilişkileri tam anlamıyla dinamitledi. IHH önderliğindeki gemi, ulaştırmak istediği insani yardımı Kızılay'ın yaptığı gibi İsrail’in Aşdod Limanı'na teslim etmeyi reddederek, İsrail’in uluslararası yasalara göre meşru ilan ettiği deniz ablukasını kırmayı hedefledi. IHH’nın uyarılara rağmen Gazze'ye devam etme kararı ve İsrail’in başarısız operasyonu sonucu on kişi hayatını kaybetti. Hemen ardından iki ülke arasındaki askeri ve istihbarat işbirlikleri durduruldu, diplomatik ilişkiler 2. katip seviyesine düşürüldü. İsrailli turistler Akdeniz sahillerinden çekildi, kültürel paylaşımlar azaldı. Geride “Türkler bizi bu hayati konuda sınamaz” ve “İsrailliler bize bir şey yapmaz diye düşündük” diyen şaşkın iki halk kaldı. 
Türkiye’de, İsrail ile Yahudi farkı pek anlaşılamadığından Yahudi düşmanlığı siyasilerin de söylemleriyle alenen dile getirilebilen bir hal aldı. İsrail ile ilişkileri düzeltmek için çalışan bir kurum ve/ya grubun eksikliğinde, İsrail karşıtlığı oy getiren, genel kabul gören bir hale büründü. Öyle bir hale geldi ki, İsrail’i bir yerinden eleştirmeden bir analiz bile yapılamaz oldu. Türkiye’nin başarılarını “İsrail kıskandı” diye ileten, Filistinliler ile ilgili konuları tek taraflı yansıtan basın ise İsrail düşmanlığını körükledi. Yahudi kelimesi ve Yahudi milliyetçiliğinin adı olan Siyonizm adeta bir küfür gibi kullanılır oldu. İsrail halkı, bölgede kendilerine en yakın gördükleri ve dost saydıkları Türklerin bu söylemleri karşısında üzüntülerini gizlemediler, güvenlerinin sarsıldığını saklamadılar ve Türkiye ile ilişkilerin düzelmesine karşı olan grup gittikçe güçlendi.
Bu gelişmeler yaşanırken, Arap Baharı tüm hesapları alt üst etti. Türkiye'de dış politikada alınan yanlış kararlar ve Suriye savaşının seyri, rüzgârı Türkiye’nin aleyhine çevirdi. İsrail ise tüm bu gelişmelere zamanında ayak uydurmayı başardı. Türkiye ile ilişkileri bozulunca Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile yakınlaştı. Suriye savaşına doğrudan müdahil olmadı ama kırmızı çizgilerini korudu. Hamas tehdidi, Mısır ile daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. Rusya Orta Doğu’ya geri döndüğünde Moskova ile ilişkilerini daha da iyileştirdi. İran nükleer anlaşması ardından oluşan bölgesel tehdit algısında Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri ile yakınlaştı. Günümüzde Türkiye başta Rusya olmak üzere ilişkilerini yeniden rayına koymaya çalışırken, İsrail Afrika’ya açılmaya başladı.
6 yıllık uzun bir sürecin ardından geçtiğimiz hafta, Türkiye ile İsrail 2010 yılında meydana gelen Mavi Marmara olayını ilişkilerinde geride bırakacak anlaşmaya imza attı. Bu süre içinde Türkiye ile İsrail’in ilişkilerini düzeltmek için kapalı kapılar ardında devam eden görüşmelerinin maddeleri biliniyordu. Birçok kez imzadan dönmüş anlaşma konusunda tek yenilik bölgesel sorunların -en nihayetinde bugün- iki ülkeyi nihai anlaşma masasına oturtabilmesi. Ardı ardına seçimleri kazanan Erdoğan ve Netanyahu ülkelerinde yerlerini sağlamlaştırırken, aynı zamanda değişim bekleyen karşı tarafa da önemli bir mesaj verdiler; muhattabın değişmeyecek. Her iki tarafın da tüm istekleri yerine gelmedi ancak reel politik çalıştı ve bir orta yol bulmayı başardılar.  
Her iki tarafın kırmızı çizgileri ve esneklik gösterebileceği konular daha ilk günden belliydi. Bu nedenle geçen bu altı yıl kaybedilen zaman kadar, karşılıklı kaybedilen güven olarak da özetlenebilir. Nitekim Aşdod Limanı'nın kullanılması da, Türkiye'nin Gazze'ye altyapı yatırımı yapabilmesi bu anlaşma olmadan da mümkündü. 
Öte yandan, herkesin kendi zaferi olarak açıkladığı bu anlaşma, istikrarsız Orta Doğu’da, bugünlerde ender bulunan bir barış kapısını açtı. Türkiye ile İsrail işbirliği herşeyden önce devlet dışı aktörlerin cirit attığı bu coğrafyada yeniden istikrar sağlama umudunu arttırdı. 
İki ülke ilişkilerinde 1990’ların altın günlerine dönmek kısa vadede pek mümkün görünmüyor. İlişkilerin gerçek anlamda iyileşmesi büyükelçilerin yeniden atanması ile değil, güvenin yeniden tamir edilmesi ile gerçekleşebilir. Halklar arasında oluşan soğukluk ve düşmanlık ise ancak iki toplumu bir araya getirecek ortak kültürel, sanatsal faaliyetler ile aşılabilir. Bugünkü gibi ekonomik öncelikli bir işbirliğine öncelik verilmesi ise olası. Doğalgaz gibi stratejik bir işbirliği için ise daha beklememiz gerek. Ancak, normalleşme anlaşması ile bu ihtimal açık tutulmuş oluyor. Öte yandan ikili ilişkilerin Gazze'ye ipotekli olduğunu hiç unutmamak gerek.
Karel Valansi T24, 7 Temmuz 2016
http://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/israille-turkiye-arasindaki-anlasma-orta-doguda-bir-baris-kapisini-acti,14979

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

Ofra Bengio: “Her terör saldırısının ardında İsrail-Filistin çatışması yok”

İ stanbul’u ziyaret eden Profesör Ofra Bengio ile dünyayı sarsan Paris terör saldırılarını, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri, 1 Kasım seçimlerini, barış sürecinin geleceğini ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konuştuk. Düşüncelerini Şalom okurları için paylaşan Bengio, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi bölümünde profesör ve Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev alıyor. Rusya’nın askeri olarak Suriye denklemine dahil olması, tüm ilgili ülkelerin hesaplarını alt üst eden bir gelişme oldu. Rusya neden şimdi harekete geçti? Rusya Suriye’deki güç boşluğunun giderilmesi gerektiğini düşündü. ABD, IŞİD ile savaşma konusunda kendine düşeni yerine getirmiyordu. Obama bazı kırmızı çizgiler belirledi ancak bunları uygulamadı. İkinci olarak, Esad rejiminin sallantıda olduğunu gördü. Öte yandan kimsenin durdurmadığı IŞİD ilerleyip toprak kazanıyordu. Bu durum, Rusya’ya Baas rejimini korumak için gerekli mazereti verdi. Üçüncü olarak, Rusy...