Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkiye - İsrail ilişkilerinin turnusol testi: Gazze

Türkiye ile İsrail arasında tazminata ilişkin usul anlaşmasının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı, cumartesi sabahı erken saatlerde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Meclisin tatile girmesinden önceye yetiştirilmeye çalışılan oylama ile, resmi olarak iki ülke arasında uzun vadeli bir sürtüşmeye sebep olan Mavi Marmara olayı da geride bırakılmış oldu. Benzer bir oylama İsrail meclisi Knesset’te haziran sonunda gerçekleşmişti. Birkaç hafta içinde iki tarafın da büyükelçi ataması bekleniyor. Daha önce bu konuda bir bildiri yayınlayan İsrail, Ankara büyükelçiliği görevine talip adaylara çağrıda bulunmuştu. İsrail dışişlerinde en prestijli görevlerden biri kabul edilen Ankara ofisi için birçok tanıdık ve önemli ismin adaylığını koyduğu ve büyük bir çekişme yaşandığı konuşuluyor. Türkiye’de ise henüz güçlü şekilde telaffuz edilen bir isim yok. Türkiye-İsrail ilişkileri Davos ile uçurumun kenarına itildiyse, aşağıya düşmesine sebep olan asıl tekmeyi Mavi Marmara ile

Henrique Cymerman: “Türkiye-İsrail anlaşması sayesinde Hamas da kurtarıldı”

Papa Francis onun için “Barış Meleğim” diyor. Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmayı ve bu anlaşmanın Gazze ve İsrail-Filistin ilişkilerine etkisini 25 yıldan fazladır Ortadoğu’yu takip eden ödüllü gazeteci Henrique Cymerman ile konuştuk. Mavi Marmara’nın üstünden altı yıl geçti. Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmada geç kalınmadı mı? 2011 yılında tüm koşullarda anlaşılmıştı. Neden o zaman değil de şimdi imzalandı? Her şey liderlerde bitiyor. O dönem anlaşma yapmaya gerçek ilgileri yoktu. Ama şartlar değişti. Son beş yıldır Ortadoğu’da bir tsunami yaşanıyor, dünya savaşı benzeri bir durum sürüyor. Suriye ve Irak’ta olanlara bakın. Süper güçler de işin içinde. Buna bir de IŞİD ve mültecileri ekleyince, Ortadoğu’da her yer yangın alanı. Tüm gelişmeler Türkiye ve İsrail’i de etkiliyor ve iki lider yeni dostlar, ortaklar bulmaya çalıştılar. Bugün, iki lider de anlaşma yapmaya hazır. Anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan daha istekliydi bu konuda. Netanyahu is

Henrique Cymerman: “Hamas was saved by the gong with Turkish-Israeli reconciliation agreement”

Pope Francis named him as his “Angel of Peace”. We talked with Henrique Cymerman, an award-winning journalist and university lecturer who has covered current affairs in the Middle East for more than 25 years, the reconciliation agreement between Turkey and Israel, and its effects to Gaza and Israeli-Palestinian relations. It has been six years since the Mavi Marmara incident. Can we say that Turkish-Israeli reconciliation agreement is six years overdue? Why it was not signed in 2011 when the conditions were already decided? Why now? It depends on leaders. This is the astonishing part of politics. At that moment there was no real interest by both leaders to reach an agreement. But things changed. In the last five years, there was a tsunami in whole Middle East. There is a kind of world war in the Middle East mainly in Syria and Iraq with the superpowers involved and affecting both Israel and Turkey. With Daesh and the immigrants… everything is just burning in the Middle East. So

“The Mavi Marmara crisis has approved that Turkish and Israeli economies need each other”

Turkish-Israeli relations survived a real diplomatic crisis during the last decade. However, the vitality on trade volumes never decreased; to the contrary it increased to record levels. We talked with Mr. Mouneer Agbariya, the counsel for economic relations of Israel in Turkey about the effects of the Mavi Marmara crisis, the future of the economic relations between the two countries and his experience as an Israeli Arab Muslim living in the Jewish state and representing his country abroad. Turkish-Israeli relations were problematic for a long time. An angry tone was adapted in the political arena and the two societies were drifted apart. However, there was an unexpected vitality on trade volumes between Turkey and Israel. How do you explain this? There is a basic and simple fact. I do believe that business does not mix with politics. And usually business communities try to manage their trade interests without political considerations. Sometimes the political umbrella can he

“Türkiye ve İsrail ekonomilerinin birbirine ihtiyacı var”

Mavi Marmara olayı ile birlikte Türkiye ve İsrail, gerçek anlamda diplomatik bir krizin batağına saplandılar. Buna rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi hiç azalmadan artmaya ve rekor seviyelere ulaşmayı başardı. İsrail’in Türkiye’deki ticaret ataşesi Mouneer Agbariya ile iki ülke arasındaki diplomatik krizin etkilerini, ekonomik ilişkilerin geleceğini konuştuk. Agbariya ayrıca İsrailli Müslüman bir Arap olarak duygularını paylaştı, ülkesini yurt dışında temsil etme tecrübesini aktardı. Türkiye-İsrail ilişkileri uzun süredir sıkıntılıydı. Politika alanında kızgın bir söylem öne çıkarken, iki toplum da birbirinden uzaklaşmıştı. Buna rağmen iki ülke ticaretinde ciddi bir canlılık ve artış yaşandı aynı dönemde. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Basit ve temel bir sebebi var; iş politika ile karışmaz. Genelde iş çevreleri ticaretlerini politikadan ayrı değerlendirirler. Bazen politik şemsiye yardımcı olur, ama olmadığı zaman da bu durumun olumsuzluklarını aşmaya çalışırlar. Öyley

Nilay Örnek'in Sözcü yazısında alıntılandım

“O köfteciye giderek saldırı nedeniyle yarım kalan o çemberi tamamlamalıydım. Mahallemden çıkar çıkmaz İstanbul’a geldim. Arkadaşlarımın cesetlerini gördüğüm yerle yüzleşmem gerekiyordu. Eskisine nazaran daha iyi hissediyorum” diyordu David, Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi’ye…

Terror could not stop the Israeli tourist

- He had promised that he would come back to Turkey and he kept his word -  Only five months ago, on March 19th, we were all shaken by the terror attack on Istiklal Avenue, in Istanbul. Among the people who lost their lives or got injured was an Israeli tourist group on a gourmet tour. They were here to experience the exquisite flavors and cuisine of Istanbul.  David Dudi Califa was the organizer of that gourmet tour. Dudi returned to Istanbul for the first time after the attack. Together we had a delicious meal at one of Tarabya’s (a neighborhood of Istanbul alongside Bosphorus) fish restaurants and talked about his recollection of the events.  On March 19th, Istiklal Avenue, one of the busiest avenues in Istanbul was stroke with a horrific terror attack. A suicide bomber blew himself up in the middle of a tourist group. Several people died and many were injured, as a result. Among the casualties, there were Israeli tourists who were visiting our country to experience the exqu

“Türkiye’ye yine geleceğim” dedi ve sözünde durdu!

Çok uzak değil, bundan sadece beş ay önce 19 Mart’ta, İstiklal Caddesinde gerçekleşen terör saldırısıyla sarsılmıştık. Bu saldırıda hayatını kaybeden ve yaralananların arasında İsrailli bir turist kafilesi de vardı. İstanbul’un tatlarını ve lezzetlerini tanıtmak için bir gurme tur düzenleyen David Dudi Califa, saldırının ardından ilk defa İstanbul’a geri döndü. Tarabya’da enfes bir yemeğin eşliğinde bir araya geldik ve yaşadıklarını konuştuk. 19  Mart’ta İstanbul’un en işlek caddelerinden İstiklal, korkunç bir terör saldırısına sahne oldu. Bir turist grubunun ortasında patlatılan canlı bomba, o sırada Taksim’in bu işlek caddesinde bulunan birçok kişinin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına sebep oldu. Bu kişiler arasında düzenlenen bir gurme tur ile İstanbul’a özgü tatları tanımak için ülkemize gelen İsrailli turistler de vardı. Saldırının hemen ardından İstanbul’daki çeşitli hastanelerde ilk tedavileri yapılan yaralılar daha sonra ülkelerine yollandılar. Saldırının ardından

Türkiye’nin dönüşümü ve AB desteğinin önemi

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam bir ay geçti. O gece tam olarak neler olduğunu, neler planlandığını henüz tam olarak bilmiyoruz. Açık kaynaklardan takip ettiğimizde ise  birçok soru işareti  ve  birbiri ile çelişen açıklama  ile karşı karşıya kalıyoruz. Başarısız bir darbe girişimi yaşayan Türkiye eski Türkiye değil artık. Daha önceleri ‘yeni’ diye anlatılan Yeni Türkiye de değil henüz. Bir dönüşümün ortasındayız. Ancak henüz yapılan bu değişikliklerin, bu büyük dönüşümün sonuçlarını kestirebilmek güç. Tüm bu olanların en iyisini getireceğini umuyoruz. Kötü gün dostu olmak önemli  denir hep. Dost bildiklerinden destek beklenir. Bu nedenle büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor ABD ve özellikle Avrupa’ya karşı. Yeterince hızlı ve kararlı bir biçimde Türkiye’nin yanında olmayan Batılı ülkeler, seçilmiş iktidarı desteklemedikleri için eleştiriliyorlar. Yakında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye’yi ziyaret edecek. Birçoklarının aklına yerleşen, ABD’nin darbenin ardındaki güç

Failed coup d’état, a month later

Since the July 15th coup attempt, Turkey has been struggling to deal with the aftershock. The death toll is huge and the number of injured is pronounced with thousands. The majority of the public have rejected the coup attempt and united in solidarity. In the wake of the attempted coup, Turkey announced a state of emergency and went after the Gülenists, followers of the self-exiled cleric Fethullah Gülen, as the coup plotters were accused of being linked to him. Concerned over the worrying reports of human rights violations, the US and the EU were mostly preoccupied with the restrictions of freedom of expression and urged to respect the rule of law. As a response, Ankara blamed the West for failing to understand the severity of the situation. Let’s go back to that date. On the night of June 15th, in the length of just a couple of hours, Turkey survived a coup attempt organized by a group from within the country's military. It was as the clocks had ran backwards and we were in th

Ankara’nın Rus Ruleti

Bu yazıyı kaleme aldığımda henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in St. Petersburg’daki görüşmesi tamamlanmamıştı. Bu görüşmenin önemi sadece iki lider arasındaki ilişkileri uçurumun kenarına taşıyan uçak krizinin ardından ilk yüz yüze görüşmeleri olmasından kaynaklanmıyor. Türkiye ile Rusya ilişkilerini normalleştirmek için ilk adımları darbe girişiminin öncesinde atmışlardı zaten. Bu görüşme aynı zamanda Erdoğan’ın 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardından çıktığı ilk yurtdışı gezisi. ABD ve AB’nin nefeslerini tutarak beklediği bu görüşmenin Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerden ziyade, Ortadoğu’da gittikçe gücünü arttıran Rusya’nın Türkiye’nin dış politika yönünü belirlemesinde ne kadar etki edeceğini gösterecek. Bu durum da görüşmenin önemini arttırıyor. Çünkü en nihayetinde Erdoğan’ın darbe girişimi sonrası görüşmek için seçtiği ilk liderin Putin olması, Batı’nın darbe girişimi sonrasındaki tepkisizliğine bir cevap niteliğinde.

Serhat Güvenç: "Devletin sıfırdan kurulmasının sonucunu görmemiz gerekiyor"

15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’nin Rusya, ABD ve AB ile ilişkilerini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Devleti sıfırdan kuracağız” açıklamasının özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine etkisini Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serhat Güvenç ile konuştuk. Pazar günkü Demokrasi Mitingi beklentiyi karşıladı mı sizce? HDP’nin eksikliğinde siyasal uzlaşma sağlandı diyebilir miyiz? HDP’nin böyle bir uzlaşının parçası olması beklenmiyordu. Dolayısıyla onların yokluğunun bu uzlaşmayı olumsuz etkilediğini düşünmüyorum. Başından beri tasarlanan buydu ve bu anlamda da amaca ulaştı.  Bir yandan Cumhuriyet’in ‘muasır medeniyetler’ sözüne geri dönüş var, öte yandan Müslümanlık üzerinden oluşturulan bir ‘biz’ algısı. Nasıl bir ‘yeni Türkiye’ bekliyor bizi? Eskinin bazı unsurlarını yeni iddiasına eklemleyen, ama yeni iddiasını da Osmanlı’dan besleyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Yeni olan bu harmanın din boyutunun, İslam boyutunun daha vurgulu biçimde öne çıkması.

Türkiye demokrasi ve hukuk devleti olarak sınav verirken, AB dayanışmada sınıfta kaldı

15 Temmuz gecesi, cumhuriyet tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Türkiye’nin hali hazırda birçok sorunu vardı ancak askeri bir darbe, çoğunluğun beklemediği, günümüzde bir çözüm seçeneği olarak var olmadığını düşündüğümüz, yeterince yaşanmış ve gerekli derslerin alındığı sanılan bir şeydi. Meğer bazıları için öyle değilmiş. Türkiye uzun zamandır terör ile mücadele ediyor. Kürtlerle barış süreci rafa kalkmış PKK ile çatışmalar artmışken, Türkiye IŞİD’in de hedef tahtasına yerleşmişti. Tam yanı başındaki Suriye’de yaşanan savaşı artık her hücresinde hissediyordu. Toplumsal sıkıntılar da yaşanıyordu Türkiye’de. Kutuplaşma artmış, toplum bireyleri birbirine karşı daha katı, daha tahammülsüz olmuştu. Siz-biz ayrımı birçok konuda kendini gösterirken, gazeteler sudan sebeplerle birbirini öldüren, yaralayanlarla doluydu. Artan kadın cinayetleri ve çocuk tacizleri ise bu sosyal erozyonun diğer göstergeleriydi. Tüm bu karamsar tablonun üstüne geldi 15 Temmuz. Darbe girişim

Soli Ozel: “Once again, Turkey is at a crossroads”

We’ve talked with Mr. Soli Ozel, a faculty member at Kadir Has University and a columnist at Haberturk newspaper about West’s attitude following the failed coup attempt on July 15 th ; Turkey’s detente with Russia; and the issue of Gulen’s extradition which directly affects the relationship between Turkey and the U.S. Were you expecting a coup attempt? When you look back today, were there any indicators? When you look back, you find what you’re looking for. According to what I’ve learned afterwards, this was not such an unexpected incident for Ankara. But personally, I wasn’t expecting a coup. I didn’t think that the Gulenists were this strong within the army. How do you see the West’s approach to the coup attempt? Can we call it a lack of empathy? I personally think so. On October 10 th terrorist attack, the ambassadors got together and placed flowers at the scene of attack. That was the right thing to do. They acted similarly after the attack on the Ataturk Airport. On

Soli Özel: “Türkiye yeniden bir yol ayrımında”

15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası Batı’nın Türkiye’ye karşı tutumunu, Rusya yakınlaşmasını, Türkiye-ABD ilişkilerini doğrudan etkileyen Gülen’in iadesi konusunu ve Türkiye’nin geleceğini Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi ve Habertürk gazetesi köşe yazarı Soli Özel ile konuştuk. Darbe girişimini bekliyor muydunuz? Bugün geriye dönüp baktığınızda ‘şunlar bunun habercisiydi’ diyebileceğiniz olaylar var mı? Geriye dönüp bakınca aranan bulunur. Sonradan öğrendiğime göre Ankara’da bu çok da beklenmeyen bir şey değilmiş. Fakat ben, kendi adıma bir darbeyi beklemiyordum. Gülencilerin ordu içinde bu kadar güçlü olduğunu da tahmin etmiyordum.