Ana içeriğe atla

Yazım alıntılandı: Enerji Denklemi ve Kıbrıs - Asım Akansoy

Türkiye’de yayınlanan Salom Gazetesi yazarı Karel Valansi’nin, “Atlantic Council” adlı ABD merkezli düşünce kuruluşunun 27-28 Nisan tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirdiği zirve sırasında, İsrail Enerji Bakanlığı Genel Direktörü Shaul Meridor ve İsrail Enerji Özel Temsilcisi Ron Adam ile yaptığı söyleşi oldukça önemlidir. İsrail’in sahip olduğu doğal gaz kapasitesinin gerek bölge gerekse küresel bağlamda yaratacağı siyasal ve ekonomik etkiler üzerinde duruluyor. Elbette Kıbrıs ve Kıbrıs sorunu da, konu açısından oldukça kritik bir noktada bulunuyor.

Bir süre önce,“Atlantic Council”ın Washington DC’de düzenlediği ve  BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Bart Eide’nin de Kıbrıslı Rum Müzakereci Mavroyannis ile birlikte konuşmacı olarak katıldığı toplantıda da müzakere süreci ele alınmıştı. Bizim ise davetli olmamıza rağmen toplantıda neden yer almadığımız hala “garip”liğini koruyan bir konu.
BM Deniz Hukuku Anlaşması’nı imzalamış olan, AB üyesi “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kendi münhasır ekonomik bölgesine veya kara sularına olası bir müdahale karşısında sessiz kalmayacağı, konuyu egemenlik alanının ihlali bağlamında her uluslararası düzeye taşıyacağı aşikar.
Türkiye ise, hem kendi konumu itibarıyla doğan hakları hem de KKTC ile imzaladığı Enerji Anlaşması ve Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması üzerinden ve Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını öne çıkararak bölgede arama yapmakta, geri adım atmayacağını yüksek düzeyden seslendirmekte.
Valansi’nin verdiği bilgiye göre bahse konu zirve ’Çalkantılı Bölgede Transatlantik Uzlaşmayı Güçlendirmek’ teması ile gerçekleşti. 45 ülkeden ekonomi, enerji, yatırım ve dış politika alanlarındaki önemli isimler İstanbul'da bir araya geldi.
Yapılan özel söyleşide Shaul Meridor bakınız ne diyor: “Türkiye ve Kıbrıs Rum Kesimi ile çok yakın çalışıyoruz. Her iki ülke de İsrail’in iyi birer müttefiki. Her iki ülkeye de saygılıyız. Bu sorunu bu iki ülkenin çözmesi gerekiyor. İnanıyorum ki, Türkiye ile boru hattı anlaşmasını imzaladığımızda bunu çözmenin bir yolunu da bulacağız. Bu konuda fazla açıklama yapamam ama tek söyleyebileceğim Türk ve Kıbrıslı dostlarla görüşüyoruz ve bir çözüm bulunacağına inanıyorum.”
Ron Adam ise şöyle bir vurgu yapıyor: “ Doğalgaza sahip çok prestijli bir grubun üyesiyiz. Ürdün’e gaz ihraç etmeye başladık. Komşularına gaz ihraç ettiğinde bu daha da önemli oluyor. Çünkü boru hatları aynı zamanda barış, istikrar da sağlayabilir. Bu açıdan Kıbrıs konusunda da tarafların bir anlaşmaya varacaklarını düşünüyorum. Bu sorunun İsrail ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanmadan önce bir şekilde çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.”
İsrail yetkililerinin dengeli üslubu ve Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki vurgusu önemlidir. Tarafların güç gösterisi ile bu soruna çözüm üretemeyecekleri açıktır.
Güç gösterisi üzerinden soruna çözüm asla üretilemeyecektir. Bu noktada Kıbrıs Türk toplumunun sorunu çatışmaya dönüşmeden inisiyatif üstlenmesi veya irade koyması, hayalcilik değil, stratejik bir yaklaşımdır.
Türkiye ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin arakesiti sadece Kıbrıslı Türklerdir. Ve bu bir avantaja dönüştürülebilir. Elbette bunu da tüm kesimlerin kazanacağı bir çözüm modeline olan ihtiyaç üzerinden şekillendirebiliriz. Tersi durumda, AB’ye rağmen İsrail’in Türkiye alternatifine yoğunlaşacağı akılcı bir beklenti olmaz. Bunu ne zaman çözer, ne de güç gösterisi.

Enerji denklemi ve Kıbrıs - Asım Akansoy 6 Mayıs 2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

Ofra Bengio: “Her terör saldırısının ardında İsrail-Filistin çatışması yok”

İ stanbul’u ziyaret eden Profesör Ofra Bengio ile dünyayı sarsan Paris terör saldırılarını, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri, 1 Kasım seçimlerini, barış sürecinin geleceğini ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konuştuk. Düşüncelerini Şalom okurları için paylaşan Bengio, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi bölümünde profesör ve Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev alıyor. Rusya’nın askeri olarak Suriye denklemine dahil olması, tüm ilgili ülkelerin hesaplarını alt üst eden bir gelişme oldu. Rusya neden şimdi harekete geçti? Rusya Suriye’deki güç boşluğunun giderilmesi gerektiğini düşündü. ABD, IŞİD ile savaşma konusunda kendine düşeni yerine getirmiyordu. Obama bazı kırmızı çizgiler belirledi ancak bunları uygulamadı. İkinci olarak, Esad rejiminin sallantıda olduğunu gördü. Öte yandan kimsenin durdurmadığı IŞİD ilerleyip toprak kazanıyordu. Bu durum, Rusya’ya Baas rejimini korumak için gerekli mazereti verdi. Üçüncü olarak, Rusy...