Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dış politikada yalnızlık, din ve kimlik

Bir ülkenin kendine dost edindiği ülkeler olur mu veya olmalı mı? Bana sorarsanız olmamalı. Ne dost, ne düşman. Ne siyah, ne beyaz. Hiçbir ülkeyi ne en tepeye yerleştirmek, ne de en dibe atmak gerekir. Zaman değişir, koşullar değişir, çıkar öncelikleri farklılaşır. Ve dost bildiğiniz sizi şaşırtır; halk tabiriyle, arkadan hançerler. Oysa dış politikada bu kadar dramaya yer yok. Başarılı bir dış politika için her ülke ile konuşabilmek, her ülke ile diyalogda olabilmek gerekir. Güçlü bir dış politikanın, itibarlı bir konumun ilk kuralı bu olmalı. Ancak gelin görün ki “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” deyişi hâlâ geçerliliğini koruyor. Kadir Has Üniversitesinin ‘Türk Dış Politikası Kamuoyu Algısı Araştırması’ haziran ayı içerisinde, Türkiye’nin nüfus yapısını temsil eden 26 ilde 18 yaş üstü bin kişi ile yüz yüze yapılan mülakatlar sonucunda ortaya çıkan verilerde yalnızlık hissi ve kimseye güvenmeme kendini açıkça belli ediyor.

Yemek kalpleri buluşturur

19 Mart 2016’da İstiklal Caddesinde korkunç bir terör saldırısı düzenlenmişti. Bu saldırıda yaralanan ve hayatını kaybedenler arasında bir gurme tur ile İstanbul’u ve Türkiye’ye özgü tatları tanımak için gelen İsrailli turistler de vardı. Turun organizatörü David Dudi Califa, yaşadığı acıya rağmen saldırıdan sonra tekrar ve tekrar İstanbul’a geri geldi. Üstelik bu son gelişinde iki toplumu kaynaştırmak, ülkemizi tanıtmak için İsrail’in önde gelen şeflerini de yanında getirdi. 19 Mart 2016’da İstanbul korkunç bir terör saldırısına sahne oldu. Bu seferki kurbanlar misafirlerimiz, İstanbul’u gezen turistlerdi. ‘Gurme tur’ ile İstanbul’a özgü tatları tanımak için gelen İsrailli turistlerin neşe ile başlayan tatilleri çok acı sona erdi. Ancak ne onların ne de turu organize eden David Dudi Califa’nın İstanbul ve Türk insanı sevgisi bitmedi. İşte bu acı saldırının bana kazandırdığı en güzel dost Dudi. Saldırıda o da yaralanmıştı. Onu saldırının hemen ardından evinde ziyaret etmiştim. Ban

Maccabi İstanbul’un kuruluşu

Romanya’dan Viyana’ya, İstanbul ve İzmir’den Tel Aviv’e uzanan bir aile öyküsü Ziffer’lerinki. İstanbul’u ziyaret eden Daniel Ziffer ile büyükbabası Avraam Ziffer’i ve kurucularından olduğu İstanbul’daki Maccabi Spor Kulübünü konuştuk. Daniel Ziffer, tarih öğretmeni. Her yaz olduğu gibi bu yaz da aile tarihini araştırmak için çok sevdiği Türkiye’ye geldi ve anne ile babasının evlendiği İstanbul Haydarpaşa’daki Hemdat İsrael Sinagogunu ilk kez ziyaret etti. Daha önceki gelişinde annesinin mezun olduğu Erenköy Kız Lisesinin yüzüncü kuruluş törenine katılmıştı. Sohbetimiz sırasında Şalom’dan sonra en uzun süreli Türk Yahudi yayını olan El Tiempo gazetesinin başyazarı David Fresko hakkında yeni bir kitabının yayınlanmak üzere olduğunun müjdesini verdi. Suadiye Otelinde bir araya geldiğimiz Daniel ile gerilere, ailesinin İstanbul’a taşınma kararı ile birlikte yön değiştiren yaşamlarını ve Maccabi Spor Kulübünün kuruluşunu konuştuk. İşte kendi anlatımıyla büyükbabasının yaşamı ve Maccabi

With my comments... Alarm Bells In Turkey After Synagogue Attack

Turkey’s Jewish citizens defend the right of politicians and the public to criticize the state of Israel. The problem, they say, is that ordinary Jews face blowback. “The intensification of the conflict between Israel and Palestinian always extends to the Turkish Jewish community,” said Karel Valansi , a columnist at the news portal T24 and the Jewish newspaper Shalom. “There is no clear distinction in the minds of many in Turkey between Israel and Jews.” Alarm Bells In Turkey After Synagogue Attack  http://www.themedialine.org/news/alarm-bells-turkey-synagogue-attack/  26 July 2017

Musul bir son değil

IŞİD, 2014 Haziranında Musul ve Tikrit’i ele geçirdiğinde herhangi bir terör örgütü olmadığını ortaya koymuştu. Önce kamyon şoförleri, ardından Türk konsolosluğunda görevli diplomatların kaçırılmasıyla Türkiye de işin içine çekilmişti. Suriye’deki muhalif gruplara destek vermekten kaçınan ABD’nin eğittiği Irak ordusu dağılmış, silahlar ve askeri araçlar IŞİD’in kontrolüne geçmişti. IŞİD’in isminde barındırdığı ‘devlet’ artık bir gerçek olarak karşımızda duruyordu. Irak petrolünün yüzde 15’ini taşıyan boru hatlarını ele geçirmiş, kontrol ettiği, ordusu ile güvenliğini sağladığı toprağı ve ona bağlı, vergi veren bir nüfus vardı. Musul’un düşmesi aslında, ABD’nin 2003’te başlattığı milyar dolarlık ‘Irak’a demokrasi getirme’ projesinin muhteşem iflasını sembolize ediyordu. Temmuz 2017’ye gelindiğinde, Musul’un IŞİD’den tamamen kurtarıldığı açıklandı. Ortaya çıkan görüntüler ise Irak’ın en büyük ikinci kentinden geriye ancak dev bir enkaz, acı ve gözyaşı kaldığını tüm çıplaklığıyla göste

Gazze’de Yeni Dönem

Arap Baharı’nın ilk başlarında, Müslüman Kardeşler’in yıldızının parladığı bir dönem yaşanmıştı. Ancak Türkiye ve Katar kadar Hamas da yaşanan bu gelişmeleri eksik okumuş ve tepetaklak olacak gidişatı öngörememişti. Şimdi Körfez krizi ile açıkça gördüğümüz bir şey var. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Müslüman Kardeşler’in bir kolu olan Hamas’ı zayıflatma planını, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan’ın desteği ve El Fetih Lideri Mahmud Abbas’ın katkılarıyla son hız sürdürüyor. Monarşiler Arap Baharı’nın yarattığı depremi geriye çevirmeye çalışırken, son yıllarda arka planda bırakılan Filistin konusu da Hamas özelinden geri dönmüş oluyor.

Hezbollah's strategic role in the Syrian conflict

Having started in 2011, the political upheavals in the Middle East and North Africa (MENA) have irrevocably transformed the region, and the world, as well. Beginning as peaceful protests for democracy, justice and equality, these uprisings resulted in the overthrow of long-time dictators such as Zine el-Abidine Ben Ali in Tunisia, Hosni Mubarak in Egypt and Moammar Gadhafi in Libya – with external interference in the last case. Called the Arab Spring, this rapid change was first seen as a new chapter in the region in which there could be radical change toward democracy. Traditionally, MENA is perceived as immune to waves of democratization, differing from other regions. For this reason, these uprisings were at first appreciated as a popular movement to get rid of mostly secular but authoritarian rulers who had been in power for decades. However, the outcome has been very different. The wave of popular unrest in Syria did not result with the ouster of Bashar Assad as in the case of T