Ana içeriğe atla

İsrail’in İstanbul yeni Başkonsolosu Levi-Sfari: Önceliğimiz kültürel İlişkiler

Ortadoğu yine gündemin başında. ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’de kimyasal silah tesislerine yönelik bir operasyon düzenlerken, Hamas’ın Gazze’de başlattığı Geri Dönüş Yürüyüşü tüm şiddetiyle devam ediyor. Bu durum Türkiye-İsrail ilişkilerini de etkileyip Erdoğan ile Netanyahu arasında Gazze üzerinden bir söz düellosuna da sebebiyet vermişti. Göreve geldikten sonra Türk basınına ilk röportajını Şalom’a veren İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Yosef Levi-Sfari ile Ortadoğu’daki gelişmeleri ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin son durumunu konuştuk.

Hassas bir dönemde göreve geldiniz. Türkiye-İsrail ilişkilerini günümüzde nasıl değerlendirirsiniz?
Uzun bir süredir İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hassas olduğunu düşünüyorum. Bu durumun sebepleri değişse de kurulan ilişki az çok aynı. İki ülkenin birçok ortak çıkarı paylaştığını ve bu konulara odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Yahudi halkı ile Türk halkının eskiye dayanan uzun ve iyi ilişkileri var. Konsolosluk olarak amacımız bu ilişkileri sürdürebilmek. Siyasi krizler ancak liderlerin kararları ile değiştirilebilir. Halklar arasındaki ilişkiler ise çok zor kurulur ve çok kolay bozulabilir. 

İkili ilişkilerde hangi konulara öncelik vermeyi planlıyorsunuz? Askeri ve istihbarat konusunda bir gelişme bekleyebilir miyiz?
İlk önceliğimiz ekonomik ve ticari ilişkiler. Bu, her bireyin refahı üzerinde büyük bir etkiye sahip. Bu nedenle ticaret rakamlarında bir büyüme görmeyi umuyoruz. Kültürel ilişkiler ve akademik işbirliği konsolosluğumuzun önem verdiği bir diğer konu. Ve tabi konsolosluk işlemleri, basın ile ilişkiler.

Türkiye’deki İsrail büyükelçiliği ve konsolosluk son dönemde sosyal medyada çok daha aktif. Sosyal medya yoluyla yaşanan olaylarda İsrail’in gelişen olaylara bakış açısını Türk halkına aktarıyorsunuz…
Bir diplomat olarak benim görevim İsrail Devletinin ve hükümetinin duruşunu aktarmak. Sosyal medya halka aracılar olmadan, doğrudan ulaşabilmek için çok etkili bir yol. Herkes gibi bizler de bunu tüm dünyada kullanıyoruz. Türk halkını sosyal medya aracılığıyla bilgilendirmeye çalışıyoruz çünkü başka türlüsünü çok zor. Geleneksel medya tarafından İsrail ile ilgili ulaştırılan bilgilerin çoğu olumsuz ve İsrail’in duruşunu yansıtmıyor.

Akdeniz’de İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve Mısır arasında bir enerji ittifakı kurulmuş gözüküyor. Bu ülkelere İtalya ve Ürdün’ü de ekleyebiliriz. Türkiye -eğer böyle bir ittifak varsa- bir parçası olabilir mi? Yahut bu ittifak Türkiye’ye karşı mı kuruldu?
Yunanistan, Kıbrıs, Ürdün, Mısır ile ayrı ayrı veya hepsi ile toplu ilişkilerimizin temelinde ortak çıkarlar yatıyor. İsrail ile Yunanistan’ın veya İsrail ile Kıbrıs’ın ilişkilerinin iyi olmaması için hiçbir sebep yok. Bu durumun Türkiye ile bir bağlantısı yok. Bu ülkelerle ilişkilerimizi Türkiye’ye karşı kullanmıyoruz. Tamamen farklı bir konu. Türkiye bir parçası olabilir mi? Buna karar verecek olan Türkiye. Hiçbir zaman Türkiye’yi reddetmedik. Hiçbir zaman Türkiye’yi düşman olarak görmedik.  Bölgedeki bir çok konuda benzer fikirde olduğumuzu tahmin ediyoruz çünkü benzer çıkarlarımız var.

İsrail’in Suriye’deki önceliği nedir? Son operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümetimiz bu konuda çok açık. Suriye’de İran’ın vekilini veya İran’ın varlığını kabul etmeyiz. Suriye’deki durum İran olmadan da yeterince karmaşık. İran hiçbir zaman bölgeye veya dünyaya istikrar getiren bir ülke olmadı. İsrail, Amerikan Başkanının kimyasal silah kullanımı ve dağıtımına karşı olan duruşunu destekliyor.

Gazze’de neler oluyor?
Gazze halkının yapmakta olduklarını Hamas tehdidi altında yaptıklarını biliyoruz. Bunu otobüs şirketlerinden biliyoruz mesela. Protestocuları sınıra taşımak istememelerine rağmen Hamas tarafından zorlandıklarını biliyoruz. Hamas Gazze halkını esir aldı yıllar önce. İsrailli veya Filistinli olsun hiç fark etmez, sivillere acımasızca saldıran bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bu durumu her askeri çatışmada görüyoruz. Onlara izin veremeyiz. Egemenliğimizden, sınırlarımızdan bahsediyoruz. Bu sınır İsrail şehirlerine, köylerine çok yakın. Bazı yerlerde 3 km’lik bir mesafe var sınıra. Bazı ‘protestocular’ aslında teröristler. Silahlı terörist bunlar ve terör saldırıları düzenlemek istiyorlar. İsrail’in ne seçeneği var? Gazze’de sınır konusunda bir tartışma yok. Bu sınır tanınmış uluslararası bir sınır. Halkımız bu sınıra çok yakın. Ne yapmamız bekleniyor? Sınırları açalım ve binlerce kişi vizesiz, pasaportsuz, silahlarla ülkeye mi girsin? Ve ne için? Amaçlarının turistik bir gezi olduğunu sanmıyorum. Geri Dönüş Yürüyüşü olarak adlandırıyorlar. Biz geri dönmelerini istemiyoruz. Bu bir Yahudi devleti ve öyle kalmasını istiyoruz.

İsrail aşırı güç kullanmakla suçlanıyor…
On binlerce kişi sınırınıza yığıldığında, sınıra zarar vermeye ve aşmaya çalıştığında, ilk haftada ölen 17 kişinin 10 tanesi aktif teröristler olarak teşhis edildiğinde aşırı güç kullanımından bahsede bilineceğini sanmıyorum. 

Mavi Marmara’dan sonra bile iki ülke arasındaki ticaret artmaya devam etti. Şu anki ticaret verileri ne gösteriyor?
Son yıllarda İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret miktarı artmaya devam etti. Özellikle Türkiye’nin İsrail’e olan ihracatı artış gösterdi. Son beş yıla baktığımızda, Türkiye’den İsrail’e yapılan ticaretin yüzde 22 oranında arttığını görüyoruz. İsrail’den Türkiye’ye yapılan ihracatın azalmasının ise iki sebebi var; döviz kurundaki değişim ve tüm dünyada düşen petrol fiyatları. Genel olarak iki ülkenin de ticari ilişkileri desteklediğini ve devam etmesi için yatırım yaptığını söyleyebilirim.

Bu yaz İsrailli turistleri Türkiye’de görebilecek miyiz?
İsrail ile Türkiye arasında birçok direkt uçuş var. Sadece İstanbul ile Tel Aviv arasında günde 14 uçuş var. Bu harika bir rakam. Antalya, Dalaman, Trabzon’dan kalkan uçaklar da var. Antalya yeniden İsraillilerin gözde tatil mekanı oldu geçtiğimiz Pesah bayramında. Bu yaz çok daha fazla İsrailli turist göreceğiz. Tanrıya şükür halklar arasındaki ilişkiler iyi ve umarım hep böyle kalır.

İsrail’e gelen Türk turist sayısı nasıl?
Sayılar artıyor. Geçen sene 190 bin’den fazla kişi ziyaret etti.

İsrail, İstanbul Film Festivali’nin sponsorlarından biriydi. Birçok İsrail filmi de vardı festivalde. Türk izleyicisinin ilgisi nasıldı?
Kültürel ilişkileri geliştirmek bizim önceliklerimizden biri çünkü bu bir köprü oluşturuyor. Kültürün güzelliği, ben İsrailli sen Türk olmana rağmen duygularımız aynı ve muhtemelen filmin aynı sahnesinde ağlayacağız. Burada politika yok. Bu insanlar arası ilişkiler. Bu yüzden bizim için çok önemli ve buna yatırım yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Son 15 yıldır İsrail sineması oldukça başarılı. Son on yılda altı İsrail filmi Oscar’a aday oldu. Dünyanın birçok farklı yerinde ödüller kazandılar ve burada da çok alkışlandılar. Bu projeye destek vermekten mutluyuz. Film izleyicilerinden çok sayıda olumlu geri dönüş aldık film sonrasında ve yönetmen ve aktörlerle düzenlediğimiz soru-cevap bölümlerinde.

İsrailli aktörlerin rol aldığı filmlerin gösterimi bazı Ortadoğu ülkelerinde yasaklandı. Gal Gadot’un Harika Kadın filmi buna bir örnek…
İran ile ne kadar tartışsak da hatta çatışmaya da girsek mesela, bir demokrasi olarak, asla bir İran filminin gösterimini boykot etmeyiz veya yasaklamayız. Çünkü kültürün halklar arasında olduğuna inanıyoruz ve bu hükümetlere hiçbir şekilde bağlı değil.

Özel bir soru. Ankara’da çalıştınız, büyükanneniz Bursalı, şimdi de İstanbul’da yaşıyorsunuz. Hangi şehri daha çok seviyorsunuz?
İstanbul’un harika bir şehir olduğunu düşünüyorum. İlk İstanbul’u ziyaret ettiğimde 19 yaşındaydım. Birçok kültürü bir arada barındıran muhteşem bir şehir ve doğası da çok güzel. Ama üç yıl Ankara’da yaşadım ve o benim için bir nevi “ilk aşkım”. İlk aşkını her zaman hatırlarsın.

İlk defa birinin İstanbul yerine Ankara’yı tercih ettiğini duyuyorum. Bursa’da hiç bulundunuz mu?
Yıllar önce, sanırım 2013’te Bursa’da bulundum. Yom Kipur’da Yahudi toplumuyla sinagogdaydım. Çok güzeldi, umarım tekrarlama fırsatım olur. Bu ziyaretin benim için ayrı bir değeri vardı çünkü o ziyarette büyükannemin büyükannesinin mezarını bulmuş ve ziyaret etmiştim.

Görevinizin ilk günlerinde Türk Yahudi Toplumuyla sorunlar yaşadığınıza dair söylentiler çıkmıştı. Şu anki ilişkileriniz nasıl?
Bir şeyin olduğunu inkar edemeyiz. Hakkımda çıkan yayınlardan mutsuz oldum. Roni ve ben özel hayatımızda dikkat çekmekten hoşlanmayız. Yayınlar daha çok İsrail’de çıktı ve bir anda resimlerimiz tüm basında yer aldı. İsrail ve dışından yükselen seslerin Türk Yahudi toplumuna zarar verebileceği beni özellikle endişelendirdi. Bunu aştığımız için çok mutluyum. Altını çizmek isterim ki ne geçmişte ne de şimdi Yahudi toplumu veya liderliyle herhangi bir problemim yok. En önemli şey bunu atlattığımız ve unutabileceğimiz.

Kuruluşunun 70. yıldönümünde İsrail’i nasıl tanımlarsın?
Bugünlerde İsrail Devleti’nin egemenliğinin 70. yılını kutluyoruz. Geçmiş yıllarda başardıklarımızla gurur duymaya hakkımız olduğuna inanıyorum. Bugün İsrail dünyanın en güçlü ülkelerinden biri. Sağlam bir ekonomisi, çoğulcu toplumu, bilim alanındaki gelişimi, mükemmel üniversiteleri ve güçlü bir ordusu var. İsrail’in BM tarafından halkı en mutlu 11. ülke seçilmesi bir rastlantı değil. Tüm zorluklara rağmen ve daha yapacak çok şey olmasına rağmen hatırlamamız gereken şu: tarihte hiçbir zaman Yahudiler bu kadar iyi durumda olmamıştı.  Bu da kutlamak için iyi bir sebep. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different cou...

'İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet' kitap lansmanı

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından Cumhuriyet´in 100. yılı için Nisan 2023´te düzenlenen üç günlük konferansa katkı sunmuş, aralarında yazarımız Karel Valansi´nin de bulunduğu akademisyenlerin çalışmalarını okurlarına sunuyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından kitap ve açık erişim olarak yayınlanan ‘İlk Yüzyılı Biterken Cumhuriyet: Demokratikleşme Momentleri, Sıradan İnsanlar ve Siyaset’ kitap lansmanı 24 Ekim’de Santral İstanbul Kampüsünde gerçekleştirildi. Cumhuriyetin 100. yılı kapsamında Nisan 2023’te Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından düzenlenen konferansa katılan konuşmacıların bu kitaba da katkı sunmaları ile demokrasinin ilk yüzyılını farklı açılardan ele alan kapsamlı bir eser ortaya çıktı. Bilgi Üniversitesi hocaları Gencer Özcan, Ömer Turan, Büke Boşnak ve Tuğçe Erçetin’in derlediği kitapta Karel Valansi, ‘Sevr Sendromu ve Cumhuriyet’in Daha Az Eşit Vatandaşları Olarak Türk Yahudileri’ (Sayfa 625-636)...