Ana içeriğe atla

Türkiye’nin en önemli sorunları ekonomi ve terör

Kadir Has Üniversitesinin on yıldır halkın nabzını tuttuğu Türkiye Eğilimleri araştırmasının 2019 yılı sonuçları 15 Ocak çarşamba günü açıklandı. Ülkenin son on yılına ışık tutan araştırma, halkın Türkiye’de gördüğü en önemli sorunun ekonomi ve terör olduğunu gösteriyor. Tehdit algısında ABD ve İsrail ilk iki sırayı alırken, Azerbaycan, KKTC dost olarak tanımlanıyor. 

2010 yılından bu yana Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda akademik bir ekip tarafından sürdürülen ve Türkiye’nin gündemi ve geleceğe yönelik olası sorunlara kamuoyunun bakışını gösteren Türkiye Eğilimleriaraştırmasının 2019 yılı sonuçları, Kadir Has Üniversitesinde düzenlenen bir toplantı ile açıklandı. 25 Kasım-13 Aralık 2019 tarihleri arasında, 26 ilde kent merkezlerinde yaşayan 18 yaş üzeri 1000 kişiyle gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre halk ülkenin en önemli sorunları olarak ekonomi (yüzde 41,6) ve terörü (yüzde 19,8) görüyor.
 
En güvenilir kurum TSK, en az güvenilen medya
Araştırma sonuçlarına göre Türk halkının en güvendiği kurumlar arasında ilk sırayı Türk Silahlı Kuvvetleri aldı. İlk üç sırada bulunan güvenlik güçlerinin TSK (yüzde 60,6), jandarma (yüzde 59,8), polis (yüzde 56,8) ardından en güvenilen kurum olarak cumhurbaşkanlığı (yüzde 49,8) ve MİT (yüzde 47) geliyor. En az güvenilen kurumlar ise sırasıyla medya (yüzde 41,9), yargı (yüzde 43,2) ve Diyanet işleri Başkanlığı (yüzde 43,3).
 
Kutuplaşmanın eksenine zengin-fakir de eklendi
Siyasal kutuplaşma olup olmadığı konusunda da bir karara varamamış gözüküyor, sonuçlar oldukça yakın (yüzde 50,8 - 49,2). Kutuplaşmanın eksenine baktığımızda ise, geleneksel laik-dindar ve sağcı-solcu ayırımına ek olarak zengin-fakir kutuplaşması olduğunu düşünenlerin oranının (yüzde 20,5) ekonomik sorunlarla birlikte arttığı görülüyor.
Yargının siyasallaştığını düşünenlerin oranı geçen seneye göre yükselirken, araştırmaya katılanların yüzde 30,7’si Türkiye’de demokrasinin zayıfladığını düşünürken, yüzde 29,8’i Türkiye’yi demokratikleşme sürecinde olan bir ülke olarak tanımladı. “Türkiye’de bugün bir seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz?” sorusuna kararsızların da dağılımı eklendiğinde katılımcıların yüzde 40,2’si AKP, yüzde 33’ü CHP, yüzde 9,2’si HDP, yüzde 8,3’ü MHP, yüzde 8,1’i ise İyi Parti yanıtını verdi.

Tasarruf yapabilenlerin oranı yüzde 4,4
Araştırma sonuçlarına göre, toplumun yüzde 46,5’i ekonominin kötüye gittiğini, yüzde 19,4’ü ise hiç etkilenmediği söyledi. Kendini ekonomik olarak 2018 yılından daha kötü durumda görenlerin oranı yüzde 57,1 oldu. Ekonomik sorunların ilk sırasında işsizlik varken, bunu enflasyon, gıda ürünlerindeki fiyat artışı takip ediyor. Tasarruf yapabilenlerin oranı ise bir hayli düşük; yüzde 4,4. Hiç yapamayanlar ise yüzde 72,3. Tasarrufunuzu nasıl değerlendirirsiniz sorusuna verilen cevap ise ekonomistlerin hoşuna gitmeyecek; altın yüzde 44,6, döviz yüzde 24,5, faiz yüzde 20,3, evde tutarım diyenler ise yüzde 29. Bu da bir güvensizliği gösteriyor.
 
Düşman ABD ve İsrail, dost Azerbaycan ve KKTC
Araştırma sonuçlarına göre hükümetin dış̧ politikasını başarılı bulanlar geçen seneye göre azalarak yüzde 28,5 oldu. Türkiye’ye tehdit olarak algılanan ülkeler sıralamasında ABD birinciliği kaptırmadı. ABD’yi (yüzde 64,5) sırasıyla İsrail (yüzde 55,6), İngiltere (yüzde 49,2), Fransa (yüzde 49) ve Suriye (yüzde 47,9) izliyor. Dost olarak algılanan ülkeler ise Türki cumhuriyetler ve KKTC. AB üyeliği (yüzde 51) ve NATO üyeliği (yüzde 54,8) destekleniyor ancak AB’ye üye olmanın mümkün olduğunu düşünenler yüzde 29’da kalıyor.

Suriyeliler istenmiyor
Suriyelilerden memnun olmayanların oranı yüzde 59,8. Memnun olmama nedenleri ise Suriyelilere yönelik olumsuz algıları da gösteriyor; suça meyilli olmaları, toplum huzurunu kaçırmaları, ucuz iş gücü, milli kimliğe zarar vermeleri. Katılımcıların yüzde 70,9’u Suriyelilerin ülkelerine geri gönderileceğine inanmadığını belirtirken, yüzde 86,1’i yanında Suriyeli çalıştırmayacağını söyledi.  
 
Farklı olanla komşu bile olmak istemiyoruz
Etnik kimliklere göre bakıldığında Ermeni (yüzde 36,3), Rum (yüzde 29,8), Arap (yüzde 21,5) ile komşu olmak istenmiyor. Dini kimliklere göre ise Yahudi (yüzde 30,3), Hristiyan (yüzde 30,2), Alevi (yüzde 20,3) ile komşuluk yapmak istenmiyor. Konu sosyal kimlikler olduğunda eşcinseller (yüzde 46,5) ve mülteciler (yüzde 43,3) ilk sırada. Benzer şekilde, çocuğunun gayrimüslim (yüzde 26,8), yabancı ülke vatandaşı (yüzde 18,5), mülteci (yüzde 14,9) ile evlenmesi istenmiyor.

Kitap okumuyoruz, tiyatroya, sinemaya gitmiyoruz
Sinema, futbol maçı, sergi ve konsere gidenlerin oranı geçen seneye göre artış gösterse de hâlâ oldukça düşük. 2019 yılında hiç kitap okumayanların sayısı yüzde 50,9. Hiç sinemaya gitmeyenlerin oranı yüzde 38,3, hiç tiyatroya gitmeyenlerin oranı ise yüzde 73,5. Buna karşın TV izleme ve sosyal medyaya ayrılan süre bir hayli fazla. Günde beş saatten fazlasını sosyal medya ve bilgisayar oyunlarıyla geçirenlerin sayısı 2018’e göre iki kat artarak yüzde 9,4’e yükseldi. Gazeteyi internetten okuyanların oranı da yüzde 42’ye yükseldi.

Mutlu muyuz?
Ankete katılanlara sorulan “Türkiye’de yaşamaktan mutlu musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 46’sı ‘çok mutluyum’ ya da ‘mutluyum’ cevabını verirken; 2018 sonuçlarında olduğu gibi yüzde 15’i ‘çok mutsuzum’ cevabını verdi. Yurtdışında yaşamayı tercih ederim diye cevap verenlerin sebepleri ise yaşam şartları (yüzde 35,8), ekonomi (yüzde 20,1), hak ve özgürlüklere değer verilmesi (yüzde 14,2) olarak sıralanıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları ...

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile ...

Ofra Bengio: “Her terör saldırısının ardında İsrail-Filistin çatışması yok”

İ stanbul’u ziyaret eden Profesör Ofra Bengio ile dünyayı sarsan Paris terör saldırılarını, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri, 1 Kasım seçimlerini, barış sürecinin geleceğini ve Türkiye-İsrail ilişkilerini konuştuk. Düşüncelerini Şalom okurları için paylaşan Bengio, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi bölümünde profesör ve Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olarak görev alıyor. Rusya’nın askeri olarak Suriye denklemine dahil olması, tüm ilgili ülkelerin hesaplarını alt üst eden bir gelişme oldu. Rusya neden şimdi harekete geçti? Rusya Suriye’deki güç boşluğunun giderilmesi gerektiğini düşündü. ABD, IŞİD ile savaşma konusunda kendine düşeni yerine getirmiyordu. Obama bazı kırmızı çizgiler belirledi ancak bunları uygulamadı. İkinci olarak, Esad rejiminin sallantıda olduğunu gördü. Öte yandan kimsenin durdurmadığı IŞİD ilerleyip toprak kazanıyordu. Bu durum, Rusya’ya Baas rejimini korumak için gerekli mazereti verdi. Üçüncü olarak, Rusy...