İspanya´nın Ankara Büyükelçisi Javier Hergueta ile İstanbul ziyareti sırasında bir araya geldik. Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini, İspanya´daki COVID ve aşılanma durumunu, geliştirmekte oldukları ikinci nesil aşıyı ve Sefaradlara vatandaşlık hakkı veren kanununu görüştük.
İspanya her zaman Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen bir ülke oldu. Ocak ayında Madrid’de gerçekleşen büyükelçiler konferansında İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Türkiye’nin önemi artmakta olan stratejik bir ortak olduğunu belirtti. Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da İspanya’nın Doğu Akdeniz sorununa ilişkin yapıcı duruşunu takdir ettiğini belirtti. Bakan ayrıca İspanyol La Razon gazetesine de “İspanya ve Türkiye: Akdeniz müttefikleri ve ortakları” adında bir makale yazdı. İspanya, AB ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz konusunda yapıcı bir diyaloğun kurulmasına yardımcı olabilir mi?
Elbette İspanya ve Yunanistan, Avrupa Birliği üyesidir. Yapıcı tavrımızı koruyoruz çünkü hem Türkiye hem de Yunanistan ile çok iyi ilişkilerimiz var. Bu yüzden AB içinde, Almanya ve İtalya ile aynı çizgide, olumlu bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Hepimiz sorunun müzakereler ve uluslararası yasal çerçevede çözülmesini istiyoruz.
“GÖÇ KONUSU ÖNCELİKLİ BİR KONU”
Göç konusu günümüzde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin temelini oluşturuyor. AB’nin, günümüzde yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye ile 2016 yılındaki göç anlaşmasını yenilemesi bekleniyor. Böylece Türkiye’ye AB’den yeni bir finansal destek gelebilir. Bu yenileme olası mı? Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri sırf göç konusuna indirgemek, ikili ilişkilerin geleceği için ne kadar sağlıklı sizce?
‘Pozitif gündem’ dediğimiz bir aracımız var. Pozitif gündem birçok konuyu kapsıyor, göç de bunun bir parçası. Gümrük Birliği Anlaşmasının modernizasyonu ile de ilgilenir. Avrupa Konseyi geçtiğimiz perşembe ve cuma günleri (25-26 Mart) bir toplantı gerçekleştirdi. Her iki taraf için de büyük bir endişe kaynağı olan göç ile öncelikli olarak ilgilendi. Bu konu ve diğer konularla ilgili her iki tarafı da memnun edecek bir anlaşmaya varılacağını umuyoruz.
İspanya AB kurumlarında önemli pozisyonlara sahip. Josep Borrell, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi, Ignacio Sanchez Amor Avrupa Parlamentosunun Türkiye raportörü, İspanya'nın eski Ankara Büyükelçisi Juan Gonzalez Barba ise AB işlerinden sorumlu müsteşarlık görevini yürütüyor. İspanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin -NATO’ya bağlı güvenlik ortaklığı dışında- daha çok ekonomi odaklı olduğunu düşündüğümüzde, İspanya Gümrük Birliği Anlaşmasının modernleşmesinde bir rol oynayabilir mi?
Türkiye ile gelişmiş ekonomik ilişkiler içerisindeyiz. İspanya’nın, Türkiye’de yatırımı olan önemli ülkelerin biri olduğuna inanıyorum. Bu ilişkilerin çok önemli bir yönü de var. İspanyol firmaları kendileri veya yapılan anlaşmalar doğrultusunda Türk firmaları aracılığıyla Türkiye’de üretim yapıyor. Günümüzde en az 600 Türk firması İspanyol firmaları için üretim yapıyor. Ürünler Avrupa Birliği’nin gümrük anlaşması yoluyla ihraç ediliyor. Bu nedenle, İspanya için Gümrük Birliği Anlaşmasının geliştirilmesi çok önemli.
Daha çok tekstil ürünlerinden mi bahsediyoruz?
Tekstil genel olarak ama başka ürünler de var.
“İKİ ÜLKE ARASINDAKİ TİCARET PANDEMİDE BİRAZ ARTTI”
İki ülke arasındaki ticaret rakamlarını paylaşabilir misiniz?
Çok mutluyuz çünkü pandemi yılında ticaret seviyesini korumayı ve hatta biraz arttırmayı başardık. Şu anda 12 milyar Euro'nun üzerinde. Bu çok büyük bir miktar ve Türk fabrikalarıyla yapılan sözleşmelerle üretilen ve doğrudan üçüncü ülkelere ihraç edilen ürünleri hesaba katmıyor bile.
Ticaret ve yatırım hangi kalemlerden oluşuyor, tekstil dışında?
Tekstil o kadar büyük değil çünkü İspanyol firmalar burada üretim yapıyor ama doğrudan Avrupa'daki üçüncü ülkelere ihraç ediyorlar. Ayrıca otomotiv parçaları, kimyasallar, makineler gibi farklı endüstriyel bileşenler üretiyoruz…
İspanya koronavirüs salgını ve aşılanmada ne durumda?
Şu an iyi bir durumdayız. Hükümetin aldığı bazı önlemler sonucunda şu an en düşük seviyedeyiz. Günde 5 bin vakamız var. Bu sayı diğer Avrupa ülkelerinin çok altında. Aralık ve ocak aylarında ikinci dalga nedeniyle sayılar çok yüksekti. Asıl sorun, ileride durumun nasıl değişebileceğini öngöremememiz. Türkiye gibi ülkeler başta çok düşüktü şimdi yükseldi. Birçok Avrupa ülkesi de bu durumda. İlk dalgada fazla etkilenmeyen ülkeler şu an kötü durumdalar. Bu nedenle bugünkü durumumuza pek güvenemiyoruz. Paskalya tatili nedeniyle hükümetimiz kısıtlamaları arttırdı. Aşılanmada ise yaklaşık 7 milyon doz aşıladık. Ancak tüm Avrupa Birliği üye ülkeleri ile aynı durumdayız. AB’nin ilaç firmalarıyla yaptığı anlaşmalara bağlıyız. AB ülkeleri beklediğimiz kadar hızlı aşı tedarik edemiyor. Aşılamaya çok erken başladık, ocak ayında. Ve çok sayıda aşı yaptık. AstraZeneca ile yaşanan sorun da oldu. Bir süre AstraZeneca kullanımını durdurduk. Şimdi yeniden kullanımı için izin çıktı.
“JOHNSON AŞISINDAN ÇOK UMUTLUYUZ”
İspanya’da hangi aşıları kullanıyorsunuz?
AstraZeneca, Moderna, Johnson ve Pfizer aşılarını kullanıyoruz. Johnson firmasının aşısı sadece on gün önce onaylandı, bu yüzden ilk parti yeni geliyor. İspanya'da da üretileceği için Johnson'dan çok umutluyuz. Sadece bir doz gerektirdiği için de bu büyük bir fark yaratacak. Çok sayıda kişi, yaklaşık 3 - 4 milyon kişi COVID’i geçirdi ve bağışıklık kazandı. 7 milyon doz aşıyla da 2 - 3 milyon kişi, diğer bir deyişle nüfusun yaklaşık yüzde 5’i bağışıklık kazandı. Bu iki sayı birlikte toplamda nüfusun yüzde 15’ini oluşturuyor. Yaz aylarına kadar önemli ölçüde bağışıklık kazanılacağını umuyoruz.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarınızı aşılamayı düşünüyor musunuz?
Öyle umuyoruz. Uzun vadede bunu yapacağımıza eminim. Şu andaki sorun aşı eksikliği. İspanya'daki kişiler için, hatta temel gruplar için bile yeteri kadar doza sahip değiliz. Örneğin, polis ve emniyet güçlerini aşılıyorduk ama AstraZeneca sorunu nedeniyle durmak zorunda kaldık.
Kendi COVID aşınızı üretiyor musunuz?
İspanya'da kendi aşımızı geliştiriyoruz. İkinci nesil bir aşı olacak. Bu çok önemli bir gelişme ama ancak yılın ikinci yarısında hazır olabilecek. İkinci nesil aşılar daha farklı. Onlar hastalığı durdururlar, böylece enfekte olmazsınız. İlk nesil aşılarda ise hastalığı alırsınız, yenersiniz, böylece artık sizi etkilemez ama hastalığı almış olursunuz. Ve bazı durumlarda başkalarına da bulaştırabilirsiniz. Yaptığımız yeni nesil aşılar ise burundan alınıyor, böylece herkes kullanabilir. Ve hastalık bulaşmıyor, bu büyük bir fark. Bu aşıları yıl sonuna kadar hazır hale getirmeyi umuyoruz. İkinci bir yıl için ihtiyaç duyulursa kullanıma hazır olacaklar. Ancak bugünkü sorunumuz, aşı bulunamaması. Avrupa Birliği şu an başka aşıları da araştırıyor. Mesela Rus aşısı inceleniyor. EMA (Avrupa İlaç Ajansı) onay verirse, Rus aşılarının İspanya’da üretilmesi için pazarlıklar sürüyor. Bu durum bana pandeminin başında olanları hatırlatıyor. Dünyada yeterli PCR testi yoktu, maske yoktu, vs. Şimdi benzerini aşılarla yaşıyoruz. Herkesi böyle bir ölçekte aşılamak çok zor.
“100 BİN KİŞİ VATANDAŞLIĞA HAK KAZANDI”
İspanya, 15. yüzyılda sürgün ettiği Sefarad Yahudilerinin torunlarına vatandaşlık teklif etti. Bu teklifin arkasındaki sebep neydi? Sefarad olduğunun kanıtı vatandaşlık almak için neden yeterli değil?
Geçmişte de Sefarad halkına İspanyol vatandaşlığı vermeye çalıştık. İlk kez 1920'lerde Primo Rivera'nın diktatörlüğü sırasında oldu. Hükümet, aile isimlerinden oluşan bir liste hazırladı ve yayınladı. Bu listede isimleri olanlar vatandaşlık isteyebildi. II. Dünya Savaşı sırasında birçok hayatın kurtarılmasına yardımcı olduğu için de çok faydalı oldu. Bazı yerlerde soyadı listesi yayınlandı, ancak diğer durumlarda İspanyol konsolosluğu gelen kişinin sözünü kabul etti. Örneğin, Franco soyadı tipik bir Sefarad Yahudi adıydı. Ancak bu çaba çok sınırlı kaldı. 2015 yılında hükümet, çok daha geniş kapsamlı yeni bir tasarıyı (12/2015 yasası) onayladı. Vatandaşlık verebilmek için başvuranlardan Sefarad olduklarına dair bir beyandan daha fazlası isteniyor. Kanıtlara ihtiyacımız vardı çünkü bazı ülkelerde gerçekten Sefarad olmayan kişilerin bu yolla İspanyol vatandaşlığını alabileceğinden endişe ediyorduk. Vatandaşlık kanunu herkesten sınavlara girmesini talep ediyor sadece Sefaradlardan değil. Bu durum, İspanyol vatandaşlığını kazanmak için gereken genel bir kural. İspanyol vatandaşlığını elde etmek için, İspanyol dili ve kültürüyle ilgili sınavı geçmeniz gerekir.
Kaç Sefarad bu yolla İspanyol vatandaşlığına hak kazandı?
Bu konuda çok mutluyuz. Söz konusu kanunun onaylanmasından itibaren 100 binlerce kişi İspanyol vatandaşlığına hak kazandı. Türkiye’den 4 - 5 bin kişinin bu hakka sahip olduğunu biliyorum. Sanırım en yüksek sayılardan biri Venezüella’dan geldi. Aynı zamanda farklı ülkeler de benzer bir uygulamayı hayata geçirdi. Mesela Portekiz. Bazı Sefaradlar ise daha önceden İtalyan vatandaşlığını aldılar çünkü İtalyanlar çok cömert bir sisteme sahipti bu konuda. Çok güçlü bir Sefarad toplumuna sahip Rodos kökenliler mesela. Daha önce Kongo büyükelçisiydim. Oradaki birçok Sefarad Yahudi’sinin Rodos kökenli oldukları için İtalyan pasaportuna sahip olduklarını biliyorum.
Karel Valansi, Şalom Gazetesi 31 Mart 2021
Yorumlar