Ana içeriğe atla

Hamas, İngiltere ve Türkiye

İngiltere, Hamas'ın terör örgütü ilan edilmesi için yasal sürecin başlatıldığını duyurdu. Söz konusu değişiklik hafta içinde parlamentoya sunulacak. Hamas'ın silahlı kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları, Terörizm Kanunu kapsamında 2001’den bu yana yasak kapsamındaydı ancak bu yasak Hamas’ın siyasi kanadı için geçerli değildi. İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel’in Washington ziyareti sırasında açıkladığı değişikle Hamas’ın askeri ve siyasi kanadı arasındaki suni ayırım ortadan kaldırılmış oldu. Böylece İngiltere; ABD, Kanada, Japonya ve AB ile aynı çizgide buluşmuş oldu.

1987 yılında, Birinci İntifada’nın ilk günlerinde kurulan Hamas’ın başlıca amacı İsrail, Batı Şeria ve Gazze’nin tamamında İslami bir devlet kurmak. Fikirleri Müslüman Kardeşler’in temel öğretilerine dayanan Hamas, silahlı mücadeleyi merkeze alan bir yapıya sahip. Askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın kurulmasının ardından güçlenen Hamas, Filistin devletinin kurulabilmesi için silahlı direnişi destekliyor. İsrail Devletinin varlığına ve İsrail ile barış görüşmeleri yapılmasına karşı olan örgüt, bu bakımlardan El Fetih’in önderliğindeki Filistin Yönetimi’nden ayrılıyor. 2005 yılında İsrail’in Gazze’den tek taraflı çekilmesiyle siyasete atılan Hamas, yerel seçimlerdeki başarısının ardından Gazze’nin kontrolünü eline alarak Filistin Yönetimi’ni bölgeden çıkarmıştı. Hamas bu adımıyla Filistin siyasetinde başat bir aktöre dönüşürken, iki başlılık ve uzlaşı eksikliği Filistin siyasetini gerileten nedenlerden biri oldu. İsrail ve Mısır ise o tarihten itibaren Gazze’ye yönelik bir abluka başlattı.

İsrail’e yönelik silahlı direnişi ile varlığını sürdüren Hamas aynı zamanda siyasi bir aktör olarak Gazze halkının ihtiyaçlarını da gidermekle yükümlü. Bu yükümlülük Hamas’ın İsrail ile “sükunete karşı sükunet” ilkesi doğrultusunda hareket etmesini gerektiriyor. İsrail Gazze’de olan her şeyden Hamas’ı sorumlu tutarken, Hamas ise İslami Cihad gibi Gazze’de faaliyet gösteren diğer örgütleri kontrol altında tutarak gücünü korumak zorunda.

Arap Baharı sonrası İran ile ilişkilerinin bozulmasıyla, bölge ülkelerinin desteğini alabilmek için yıldızı sönen Müslüman Kardeşler ile arasına mesafe koyma kararı alan Hamas, 2017 yılında siyasi belgesini yenileme yoluna gitti. Hamas, bu yeni belgeyle El Fetih’in tüm Filistinlileri temsil etmediğini ve oyunda olduğunu göstermeyi amaçladı. Yeni belgede söylemini yumuşatsa da, İsrail’e yönelik silahlı direnişin devam edeceğini duyurdu. İsrail ile Hamas son olarak mayıs ayında 11 günlük bir çatışma yaşadı.

İngiltere’nin kararı memnuniyetle karşılayan İsrail’in Devlet Başkanı Yitzak Herzog resmi bir ziyaret için İngiltere’de. İngiltere’yi “İsrail’in en güçlü ve yakın müttefiki” olarak tanımlayan Herzog, Başbakan Boris Johnson ve parlamento üyeleriyle görüşecek. Ana gündem maddeleri İran tehdidi ve iklim değişikliğine karşı bölgesel iş birliği konuları olacak. Hamas kararı konusunda ise takdirini belirteceğini öngörmek zor değil. İsrail basınında çıkan haberlere göre, İngiltere’nin bu kararı almasında İsrail istihbaratının Hamas konusunda verdiği bilgiler etkili oldu.  

Hamas kararı İngiltere siyasetinde önemli bir kırılmayı barındırıyor. Muhafazakâr Parti ile İsrail arasındaki ilişkiler gelişirken, İşçi Partisinin bazı üyeleri Hamas sempatisini açıkça ortaya koymuşlardı. Henüz geçen sene İşçi Partisi eski Lideri Jeremy Corbyn Filistin desteğini antisemitizm boyutlarına ulaştırdığı için partiden atılmıştı. İçişleri bakanının kararın gerekçesi olarak antisemitizmi ve bu durumun getirdiği terör tehdidini vurgulaması ise kayda değer.

İngiltere’nin bu kararı Hamas gibi örgütlerin siyasi ve askeri kanadının ayrı işlediğini, birbirlerinden bağımsız olduğunu vurgulayan düşüncenin yıkılmasını da temsil ediyor. Patel’in özellikle vurguladığı, Hamas’ın gelişmiş silahlara ulaşmasında, terör eğitim merkezleri kurmasında ve terör saldırıları yapmasında askeri kanadı kadar siyasi kanadının da desteği ile mümkün olması. İkinci İntifada sırasında Hamas’ın intihar saldırılarıyla yüzlerce İsrailli sivili öldürmüş olması akıllardayken, bu konuda siyasi kanadından da destek aldığı bu kararı eleştirenlere hatırlatılıyor. İngiltere’nin kararı sonrasında, bir Hamas üyesinin pazar günü Kudüs’te Ağlama Duvarı yakınında ateş açarak bir kişiyi öldürmesi ve dört kişiyi yaralaması ise İngiltere’nin aldığı kararda ne kadar geç kaldığının örneği olarak gösteriliyor.

Kararın ardından, İngiltere’nin terör yasasına göre Hamas’ı desteklediğini ifade eden, bayrağını dalgalandıran, desteği belirten kıyafetler giyen veya örgüt için toplantılar düzenleyen herkes yasayı ihlal etmiş olacak ve 14 yıla kadar hapis cezası alabilecek.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye Hamas’a verdiği açık destek ve Hamas liderlerinin Türkiye’de ağırlanması ile biliniyor. İsrail Ankara’nın Hamas üyelerine pasaport ve kimlik kartı verdiğini ve Türkiye topraklarından İsrail’e yönelik terör saldırıları planladıklarını bir çok kez dile getirmişti. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini engelleyen en önemli kriterlerden biri olan Hamas konusu, görülen o ki Türkiye’nin Batı ile ayrıştığı ek bir konu olarak da gündemde yerini alacak.

Karel Valansi, OBJEKTİF, Şalom Gazetesi 24 Kasım 2021 https://www.salom.com.tr/koseyazisi-120424-hamas_Ingiltere_ve_turkiye.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmayacağız

Unutmayacağız... Bu sözü ne kadar da çok tekrarlıyoruz. Oysa çok değil birkaç yıl sonra her şey gibi o unutulmaz denen şey de unutuluyor. Zamanın akışına bırakılıyor. Bir tek anne-babalar, eşler, çocuklar hatırlıyor, acısını en derinde hissediyor. Bir tek onlar için o yangın devam ediyor. Ateş bir tek düştüğü yeri yakıyor. Bu söz bir kere de hatalı çıksın istiyorum, olmuyor, çıkmıyor. Bu sene 15 Kasım’da bir yazı aradı gözlerim. Ama kuru kuru bir haber değildi istediğim, bulamadım. Fark ettim ki  bu konuyla ilgili sosyal medyada paylaşabileceğim yazılar ya daha önce kendi yazdıklarım, ya Şalom Gazetesi’nde çıkanlar, ya da geçen sene ben dahil dört kişiyle röportaj yapan Agos’un söyleşisiydi. Bu kadar. Aradan geçen 13 sene, 15 ve 20 Kasım saldırılarının vahşetini, korkunçluğunu, kayıplarını unutturmuş olmalı.  Çok daha önemli görülen konular olmalı ki, El Kaide terör örgütünün İstanbul’un göbeğine gerçekleştirdiği bu saldırılar konuşulmadan, kurbanları anılmadan geçilebiliyor. Ya

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri