Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dış politika açılımları sadece söylemde mi kalıyor?

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan seçildiği günden itibaren bir çok kez Ankara ile yeni bir başlangıç yapma dileğini yeniledi. Son Karabağ savaşını kaybetmiş olan, karaya sıkışmış, ayrıca Rus milliyetçileri bir yanda, Ermeni diasporası bir yanda baskı kurmuşken, Paşinyan bir çıkış yolu arıyor. Ermenistan Batı’nın desteği ve Rusya aracılığında Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme çabasında.  Paşinyan yaptığı açıklamalarda Türkiye ile önkoşulsuz diyaloğa hazır olduklarını vurguladı.  İki ülke arasında 2009’da başlatılan açılımın aksine, Azerbaycan bu sefer sorun yaşadığı komşusu ile Türkiye’nin ilişkilerinin normalleşmesinden yana. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun  Bayramov bu hafta yaptığı açıklamada, “Kardeş Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerinin normalleşmesini” tam desteklediklerini belirtti. Türkiye ile ilişkilerinin müttefiklik düzeyinde olduğunu da söyleyen Bayramov, hem Türkiye’nin hem de kendilerinin Ermenistan ile normalleşmeyi istediklerini belirtti. 20 Ocak 2022 tarih

Halk TV'de Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine değerlendirmem

Karel Valansi İsrail ile normalleşme gündemini değerlendiriyor https://youtu.be/75NjXtyLl_I Halk TV, Burak Tatari ile gündem 26 Aralık 2021

İran nükleer anlaşması ve yeni bir déjà vu

İran ile nükleer anlaşmanın imzacıları arasında, bu anlaşmanın kurtarılmasına ve yeniden canlandırılmasına yönelik görüşmelerin yedincisinin adresi Avusturya’nın başkenti Viyana oldu. Ancak bu görüşmelerin içeriğine bakıldığında söylemler açısından bir gelişme yok. Yine ve yeniden bir  déjà vu  yaşanıyor. ABD anlaşmaya artık taraf olmadığı için görüşmelere doğrudan katılmıyor. Görüşmeler öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken İran'a karşı “her seçeneğin masada” olduğunu belirterek konuya bir giriş yapmıştı. ABD’nin İran ile dolaylı yürüttüğü görüşmelerde Washington yaptırımları hatırlatarak İran’ın üzerine düşen çok iş olduğunu belirtiyor ve anlaşmanın tamamen “ölebileceği” konusunda uyarıyor. Mesajlarını AB üzerinden ABD’ye ileten İran ise uygulanan yaptırımlar kaldırılmadan anlaşmaya geri dönmeyeceğini belirtiyor. İran görüşmelerden ayrılıp uranyum zenginleştirmeye dönme tehditlerinden sonra bu hafta iki taslak metinde anlaştıklarını duyurdu. Sürecin bu kadar uzamasında i

Yeni Orta Doğu, yeni dış politika

Orta Doğu yeni bir değişimin içinde. Bu sefer değişim kendini dış politika tercihleri ile gösteriyor. Türkiye dahil birçok bölge ülkesi militarist dış politikadan ziyade, diyaloğu geliştirmeyi tercih ediyor. Bu dönem gerilimlerin düşürüldüğü bir dönem olarak da adlandırılabilir. Herkes herkesin kapısını çalıyor, bir konuşma zemini buluyor veya yaratmaya çabalıyor.  Bu durumu açık bir şekilde Türkiye dış politikasında gözlemleyebiliyoruz. Ankara, dış politikasını yeniden kalibre ederken, olumlu söylem ve uzlaşı yanlısı tutumu ile eski ve potansiyel müttefiklerine göz kırpıyor. Bölgedeki yalnızlığını sona erdirmeyi amaçlarken, bu değişim ile bölgesel bir lider, enerji hub'ı ve ekonomik güç olma hedefine yaklaşmayı umuyor. Bunu Türkiye'nin Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve İsrail ile olan açılımlarından da rahatlıkla takip edebiliyoruz. Ancak son ekonomik gelişmeler ve Türk Lirası'nın hızlı değer kaybetmesi nedeniyle, öncelikle evdeki duruma, süregelen

Türkiye Hamas'tan vazgeçer mi?

"Ankara-Hamas ilişkileri temel sorun" Peki Türkiye-İsrail ilişkilerinde Hamas'a yaklaşımın payı ne? Gazeteci ve akademisyen olan Karel Valansi'ye göre, Hamas konusu Türkiye-İsrail ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Valansi, "Konuştuğum birçok İsrailli diplomat için Ankara'nın Hamas ile ilişkisi temel sorun olarak kabul ediliyor" diyor. Valansi'ye göre, Hamas'a yaklaşım Türkiye'nin sadece İsrail ile değil ABD, Kanada, Japonya, Avrupa Birliği ve İngiltere ile de ayrı düştüğü politikalardan biri. Türkiye ile İsrail arasında 2016'da yapılan normalleşme anlaşmasında Hamas konusunun geniş yer tuttuğunu belirten Valansi, "Bu anlaşmaya göre Ankara, Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerini sınırlandıracak, sadece siyasi faaliyetlerine izin verilecekti. Yani bir bakıma İsrail'e olası bir terör saldırısının önlenmesi taahhüt edildi" bilgisini veriyor. "Hamas Türkiye'deki günlerinin sonuna yaklaşmış olabilir" Peki bu dur

Türkiye´nin Hıristiyan, Yahudi ve Alevi gençleri ayrımcılıkla nasıl başa çıkıyor?

Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bahar Tanyaş ile inanç temelli ayrımcılık üzerine yaptığı çalışmasını konuştuk. İstanbul´da yaşayan Hıristiyan, Yahudi ve Alevi gençlerin (17-24 yaş) ayrımcılık olgusunu nasıl deneyimlediklerine ve ayrımcılık, dışlayıcılık veya saldırganlık içeren karşılaşmalarda nasıl tepki verdiklerine yönelik bu çal ışmada az sayıda katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapıldı. Bu çalışmanın bulgularından bir genelleme yapılamayacağını özellikle vurgulayan Tanyaş, öte yandan her birinin deneyiminin önemli olduğunu ve yaşananlara dair değerli bilgiler sunduğunu belirtiyor. Gençler hangi davranış ve sözleri dışlanma, ayrımcılık olarak algılıyor?  Yahudi ve Hıristiyan gençler yerelliklerini ve aidiyetlerini sorgulayan onlarca duruma maruz kalıyor; bunların ayrımcı ve dışlayıcı olduğunun farkındalar. Örneğin, Yahudi gençlerin Türk kimliğiyle özdeşimleri güçlü. Bunun sorg ulanmasından çok büyük rahatsızlık duyuyorlar. ‘Türk’lüğünü ispat etmek

Henri Çiprut'un ardından

  Sevgili Henri, Fotoğraflarımıza bakıp duruyorum. Sohbetlerimiz, yaptıklarımız, hedeflerimiz, daha da yapacaklarımız, planlarımız, hayal gücümüzün uzandığı kadar genişti. Yıllar önce bir toplantıda tanıştık ve o günden beri hiç ayrılmadık. Aklıma ne uçuk fikir geldiyse seninle paylaştım, her seferinde birbirimize yol gösterdik. Ben ‘altın makasımla’ senin destansı yazılarını (gazeteye sığsın diye) hiç acımadan kırparken, sen antisemitizme karşı çabamızda en önden ilerledin. Yaşayan Kütüphane, Gelin Tanış Olalım… aramıza yeni insanlar katma çabalarımız, Türkiye çapına yayılma uğraşımız... Bu çabalarımızdan dolayı ödüle de layık görülmüştük ama uğursuz pandemiden dolayı tören iptal olmuştu. 50 yaş bakımına girdim diyordun. Bizler estetik yaptın o yüzden ortalıkta yoksun diyorduk. Gülüyorduk, gülüyordun. Sonra sessizliklerin uzadı. Bana en son 24 Kasım’da mesaj attın “pek iyi sayılmam ama duruyorum bir şekilde” deyip bir gülücük yollamıştın. Az önce cenaze arabasında duran, toprağa çiçek

Hamas, İngiltere ve Türkiye - 2

Hamas birçok ülke tarafından -siyasi ve askeri kanat ayırımı yapılmaksızın- artık bir terör örgütü olarak kabul ediliyor. Bunun son örneği İngiltere. Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, İngiltere’nin Terörizm Kanunu kapsamında 2001’den bu yana yasaklıydı. İngiltere’nin Hamas’ın tamamını terör örgütü listesine alması ise, askeri ve siyasi kanat olarak yapılan bu suni ayrımın ortadan kalktığını gösteriyor. İsrail, İran’dan sonra en büyük düşman olarak tanımladığı Hamas’ın tamamının terör örgütü olarak kabul edilmesi ve diğer ülkelerde rahatça faaliyet gösterememesi, finansman bulamaması için çaba harcıyordu. İsrail uzun bir süreden beri hem diplomatik hem de güvenlik açısından bu konunun üzerinde duruyordu. Çabaları meyvesini vermiş gözüküyor. İngiltere bu kararıyla ABD, Kanada, Japonya, AB ve tabi İsrail ile aynı çizgide buluşurken, Türkiye’nin Batı ülkeleriyle farklı duruş ve/ya politikalarına biri daha eklenmiş oluyor. Bunu söyledikten hemen sonra çoğunluğa rağme

Kulüp’ün Kültür, Kimlik ve Siyaset üzerine yansımaları

  Kulüp dizisi ile Türkiye Yahudi komşuları ile tanışıyor  Karel Valansi  – Gazeteci- Yazar, T24, Şalom Gazetesi Türkiye için kutuplaşma yeni bir olgu değil. Ülke uzun zamandır sağ-sol, Türk-Kürt, laik-dindar gibi bölünmeleri içerisinde barındırıyor. Ancak son dönemde içinde bulunduğumuz siyasal iklim, popülist söylemler, ötekileştirici “biz-onlar” vurgusu, özellikle sosyal medya aracılığıyla daha geniş bir çevreye yayılıyor. Netflix’te yayınlanan Kulüp dizisi ise o özlediğimiz çok kültürlülüğü, kozmopolit İstanbul’u, bir arada yaşama kültürünü, “taşı toprağı altın” İstanbul rüyasının halen sürdüğü bir dönemi anlatmasıyla dikkat çekiyor. Bir de hikayeyi o çok sevdiğimiz ve eski Türk filmlerinde sıkça gördüğümüz sinema formülü ile anlatıyor; biraz müzik, biraz aşk, cinayet işleyenlerin bile önemli bir sebebinin olduğu, iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı o naif formül.  Dizinin geçtiği 1950’lerdeki kutuplaşma ise daha çok Müslüman ile yabancı olarak görülen gayrimüslim Tük va

Ekotürk - Kulüp dizisi ışığında Türkiye Yahudileri

Ekotürk Saat Farkı programında Feyza Gümüşlüoğlu ile #NetflixKulüp dizisi üzerinden Varlık Vergisi ve Gayrimüslimlerin yaşadığı ötekileştirmeyi konuştuk. Ekotürk 3 Aralık 2021 https://www.youtube.com/watch?v=EA4oAQncX90