Ana içeriğe atla

Kıtaları aşan Özgürlük Konvoyu

Son iki haftadır, Kanada'dan dünyaya yayılan yeni bir protesto dalgası sürmekte. Kanada hükümetinin ülke dışına taşıma yapan kamyon sürücülerine aşı zorunluluğu getirmesinin ardından bir grup kamyon sürücüsünün başlattığı eylem, pandemi kısıtlamalarına karşı olanların da katılmasıyla büyüdü. Kanada'nın başkenti Ottawa'da başlayan eylem bir çok şehre sıçrarken, yollar ulaşıma kapandı, ABD ile kritik bir sınır geçişi kapatıldı, başta otomotiv sektörü olmak üzere ticaret sekteye uğradı, fabrikalar kapandı. 

Kendilerini "Özgürlük Konvoyu" olarak adlandıran grup, yaptıkları eylemin ülkeye verdiği ekonomik zarara değdiğini belirtirken, Başbakan Justin Trudeau ve ailesinin koruması arttırıldı. Şehirlerde gerginlik artarken, şehir sakinleri kendilerini sokakta güvende hissedemediklerini belirtiyor. Tüm bunlara protesto aracı olarak kullanılan kamyon kornalarını da eklemek gerek. Son olarak mahkeme kararıyla kornalar susturulabildi. Ancak bu protestoların durdurulması o kadar hızlı olmayabilir. 

İlginç olan, Kanada Covid-19 aşılanmasında dünya sıralamasında en üst sıralarda. Verilere göre halkın yüzde 80'i aşılanmış durumda. Aşılanmadaki bu ciddi başarı, halkın desteği olmadan mümkün olamazdı. Halk ayrıca pandemi nedeniyle yapılan kısıtlamalara da uyum sağlamakta, en azından şimdiye kadar öyleydi. 15 bin sürücüyü temsil eden Kanada kamyon sürücüleri derneği de yaptığı açıklamada üyelerinin yüzde 90 oranında aşılandığını ve bu eylemlerin sürücülerin genelini temsil etmediğini, bir azınlık tarafından başlatıldığını belirtti. 

Sosyal medya öfke, nefret ve korkuyu tetikliyor. #FreedomConvoy tag'i altında örgütlenen protestoculara desteğin özellikle sağcı politikacılardan ve Eski ABD Başkanı Donald Trump'tan gelmiş olması da ana amaçları hakkındaki şüpheleri arttırıyor. 

Öte yandan pandeminin getirdiği ekonomik ve sosyal sıkıntılar toplumdaki birçok arazı da ortaya çıkarıyor. Protestolarda ırkçı sloganların atılmasının yanı sıra, sosyal medyada dolaşıma sokulan komplo teorileri de daha görünür oldu. 2017'de ABD'de ortaya çıkan, sosyal medya ve Trump'ın mitinglerinde dikkat çeken Qanon komplo teorisi de bunların başında yer alıyor. 

ABD'de Capitol Hill'i basan Qanon'culara göre, her şeyi kontrol eden bir derin devlet var ve dünyanın bir çok güçlü kişisi en korkunç suçlarla suçlanıyor. Trump'ın Reich'ı (Nazi Almanyası İmparatorluğu) kurmak için bir orduya liderlik edeceği, Obama ve Clinton'un büyük bir pedofili çetesini desteklediği gibi iddiaları var. Qanon, ABD sınırlarını çoktan aştı ve özellikle Latin Amerika'da ciddi bir takipçi kazandı. 

Kanada'da 60-70 kamyon sürücüsünün başlattığı Özgürlük Konvoyu, kıtaları aşarak birçok ülkeye sıçradı. İlginç çözümler de bulunduğunu belirtmek gerek. Yeni Zelanda hükümeti, yine farklılığını gösterdi. Parlamento önünde bulunan yaklaşık bin kişilik topluluğu dağıtmak için hoparlörlerden Copacabana şarkısı ile tanıdığımız Barry Manilow'un şarkıları çalındı. Macarena da seçilen diğer şarkılar arasındaydı. Ancak görüntüler protestocuların dağılmaktan çok müziğin ritmiyle dans etmeyi tercih ettiğini gösteriyor.

Fransa'ya baktığımızda ise protestocular tüm barikatlara rağmen Paris'in merkezine girmeyi başardılar. Ancak onları Champs-Élysées'de şarkılar değil biber gazı bekliyordu. Yaklaşan seçimin baskısı altındaki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, son iki yıldır yaşananların herkesi bıktırdığını ve bir çok kişide yorgunluk, depresyon ve öfke olarak dışarıya yansıdığını söyledi. Konvoya katılanlara hitaben sakin olmalarını, taleplerinin duyulduğunu ve saygı gösterildiğini belirtti. 

Ancak konu sadece pandemi değil. Hayat pahalılığından, enerji fiyatlarına, yüksek enflasyondan fırsat eşitsizliğine bir çok sosyo-ekonomik konuyu kapsıyor. Bu da 2018 yılında yaklaşık 300 bin kişinin katıldığı Sarı Yelekliler hareketini hatırlatıyor. Yüksek akaryakıt fiyatları ve sosyal adaletsizliğe karşı başlamıştı. Ancak sonradan banliyöde yaşayanların öfkesi Macron'un politikalarına karşı bir protesto niteliği almıştı. Bu nedenle, tekrar seçilmek isteyen ve rakiplerine bakılınca şansı yüksek olan Macron, Özgürlük Konvoyu adı altında Sarı Yelekliler hareketinin yeniden güçlenmesini engellemeye çalışıyor. 

Özgürlük Konvoyu'nun asıl varış noktası ise Avrupa Birliği kurumlarının yer aldığı ve NATO'ya ev sahipliği yapan Brüksel. Bu satırları yazarken, Paris'ten Lille'e geçen konvoy farklı Avrupa şehirlerinden katılımlarla Brüksel'e doğru yola çıkmıştı. Belçika ise konvoyun ülkeye girmemesi için yoğun tedbirler uyguluyor. Ancak benzer tedbirler Paris'te başarılı olamamıştı. 

Kanada'nın başkenti Ottawa'dan dünyaya yayılan Özgürlük Konvoyları, pandemi kısıtlamaları ve aşı zorunluluğunu protesto etmek ile başlamış olsa dahi, toplumların yaşadığı bir çok sorunu ve taleplerini dile getirmenin yeni bir aracı haline geldi. Bu kişilerin seslerini duyurmaya ihtiyaçları var. Fikirlerinin sadece seçimden seçime sorulmasından rahatsızlar. Pandemi nedeniyle hükümetlerin aldığı bazı kısıtlama kararları demokratik toplumlarda tartışmaya açılabilir. Ancak sosyal medyanın enjekte ettiği komplo teorileri ve nefret söylemi ile protestolar amacından sapıyor, diyalog yolları kapanıyor, meşru talep ve endişeler ise bu karmaşada duyulamıyor bile.

Karel Valansi, T24, 15 Şubat 2022 https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/kitalari-asan-ozgurluk-konvoyu,34220 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unutmayacağız

Unutmayacağız... Bu sözü ne kadar da çok tekrarlıyoruz. Oysa çok değil birkaç yıl sonra her şey gibi o unutulmaz denen şey de unutuluyor. Zamanın akışına bırakılıyor. Bir tek anne-babalar, eşler, çocuklar hatırlıyor, acısını en derinde hissediyor. Bir tek onlar için o yangın devam ediyor. Ateş bir tek düştüğü yeri yakıyor. Bu söz bir kere de hatalı çıksın istiyorum, olmuyor, çıkmıyor. Bu sene 15 Kasım’da bir yazı aradı gözlerim. Ama kuru kuru bir haber değildi istediğim, bulamadım. Fark ettim ki  bu konuyla ilgili sosyal medyada paylaşabileceğim yazılar ya daha önce kendi yazdıklarım, ya Şalom Gazetesi’nde çıkanlar, ya da geçen sene ben dahil dört kişiyle röportaj yapan Agos’un söyleşisiydi. Bu kadar. Aradan geçen 13 sene, 15 ve 20 Kasım saldırılarının vahşetini, korkunçluğunu, kayıplarını unutturmuş olmalı.  Çok daha önemli görülen konular olmalı ki, El Kaide terör örgütünün İstanbul’un göbeğine gerçekleştirdiği bu saldırılar konuşulmadan, kurbanları anılmadan geçilebiliyor. Ya

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri