Ana içeriğe atla

´Türkiye Eğilimleri´ araştırmasının 2022 yılı sonuçları açıklandı

13 yıldır Türkiye´nin nabzını tutan ´Türkiye Eğilimleri´ araştırmasının 2022 yılı sonuçları basın toplantısıyla açıklandı. 26 ilde 18 yaş üzeri bin kişiyle gerçekleşen yüz yüze görüşmelere göre Türkiye´de halkın ana sorunu ekonomi, terörle mücadele ve mülteci sorunu. ABD ve İsrail tehdit listesinde ön sıralardaki yerlerini korurken, katılımcılar seçimlerde sırasıyla AKP (yüzde 35,3), CHP (yüzde 24,5), MHP (yüzde 8,9), İYİ Parti (yüzde 10,2) ve HDP (yüzde 9,5)´ye oy vereceklerini belirtti

13 yıldır Türkiye’nin nabzını tutan ‘Türkiye Eğilimleri’ araştırmasının 2022 yılı sonuçları 17 Ocak’ta düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Global Akademi ile Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından yürütülen çalışma, 2010 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Türkiye temsiliyetine sahip 26 ilde yaşayan 18 yaş üzeri 1000 kişiyle yüz yüze yapılan görüşmelere dayanan çalışmada, Global Akademi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın sözleriyle, “Türkiye’nin sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel değişimleri ve halkın yaşam alışkanlıkları objektif bir şekilde ölçülüyor; Türkiye’nin toplumsal değişiminin takibi ve öngörülmesi mümkün oluyor.”

Ekonomi ve terör ana sorunlar

Bu yılki araştırmanın öne çıkan bir sonucu, hepimizin ana gündemini oluşturan ekonomik sorunlar. Araştırmaya katılanlara göre Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomi. Ekonomik sorunları sırasıyla terörle mücadele, mülteci sorunu, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ve yolsuzluklar takip ediyor. Bölgesel olarak bakıldığında ise, Güneydoğu Anadolu Bölgesi terörle mücadeleyi en ön sıraya koyuyor. 

Ekonomi asıl sorun olunca, “ailemi geçindiremiyorum”, “ekonomik olarak daha kötü durumdayım”, “borçlarımın seviyesinden endişe duyuyorum”, “gelirim aylık tüketim harcamalarını karşılamaya yeterli değil” diyenler ön sıralarda yer alıyor. Katılımcıların ancak yüzde 6’sı tasarruf yapabildiğini belirtiyor. Tasarruf araçları olarak ise altın ve döviz tercih ediliyor.

Türkiye ekonomisi açısından önemli görülen konular faizlerin yüksekliği (yüzde 75,9), Türk lirasının değer kaybetmesi (yüzde 75,4), enflasyon (yüzde 75), işsizlik (yüzde 73), kira/ev fiyatlarında artışlar (yüzde 72,5), dış̧ borçların yüksekliği (yüzde 71,7), gelir dağılımındaki eşitsizlik (yüzde 71,3), siyasal çalkantılar (yüzde 70,5), yolsuzluklar (yüzde 69,8), gıda ürünleri fiyatlarında artış̧ (yüzde 69,4), vergi oranlarının yüksekliği (yüzde 68,7) belirtiliyor.

Kendimizi en çok ‘muhafazakar’ olarak tanımlıyoruz 

Kendinizi nasıl tanımlarsınız sorusuna verilen en yaygın cevap ‘muhafazakar’, daha sonra ‘Kemalist’, ‘milliyetçi’ takip ediyor. Bu soruya verilen cevaplar yaş gruplarına göre incelendiğinde ilginç bir sonuç çıkıyor. Kendini muhafazakâr olarak tanımlayanlar özellikle 35-44 yaş arasında; ‘siyasal İslamcı’ olarak tanımlayanlar 65 yaş ve üzeri; milliyetçi olarak tanımlayanlar 18-20 yaş, Kemalist olarak tanımlayanlar ise 45-54 yaş arasında öne çıkıyor.

Türkiye bir demokrasi mi?

Siyasi yönetim tarzı olarak katılımcıların yüzde 53,7’si cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tercih ederken, yüzde 46,3’ü parlamenter sistemi benimsediğini belirtti. Ülkeyi kim/ler yönetsin sorusuna katılımcıların yüzde 51,7’si seçimle iş başına gelen liderlerin yönetmesini, yüzde 36,1’i parlamento ve seçimler olmadan güçlü bir liderin yönetmesini, yüzde 30,5 teknik/uzman bürokratların yönetmesini, yüzde 24,7 ile dini liderlerin yönetmesini ve yüzde 21,9 ordunun yönetmesine olumlu yaklaştıklarını belirtti. En güvenilen kurumun Polis, Jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri olması bu sonuçları anlamlandırmaya yardımcı olabilir.

Benzer şekilde, katılımcıların yüzde 54,1’i gençlere Türk milletinin manevi değerlerini öğretmenin demokrasi eğitiminden daha önemli olduğunu söylerken, Türkiye demokratik bir ülkedir önermesine katılım yüzde 48,2’de kaldı.

2023 seçimlerinde kime oy vereceksiniz?

Seçimler yaklaşırken katılımcılara hangi partiye oy verecekleri soruldu. Buna göre katılımcılar sırasıyla AKP (yüzde 35,3), CHP (yüzde 24,5), MHP (yüzde 8,9), İYİ Parti (yüzde 10,2) ve HDP (yüzde 9,5) yanıtını verirken, oy vermeyeceğini belirtenlerin oranı yüzde 5,5’te, kararsızların oranı ise yüzde 4,1’de kaldı.

Kiminle komşu olmak istersiniz?

Farklı etnik kimliklerle komşu olmak ister misiniz sorusuna konu Ermeni, Rum, Musevi, Hıristiyan, Ateist olduğunda istemem cevabını verenlerin oranı isterim cevabını verenlerde fazla olsa dahi benim için önemli değil cevabının açık ara önde gitmesi yüzde 40-50 bareminde olması toplumsal birliktelik açısından olumlu bir sonuç.

Ancak konu sosyal kimliklere geldiğinde daha tutucu bir tablo çıkıyor. Katılımcılar özellikle eşcinseller konu olduğunda komşu olmak istemiyorum cevabı ağırlık kazanıyor. Benzer bir eğilim, “Çocuğunuz kimle evlenmesini istersiniz?” sorusunda da kendini gösteriyor. Katılımcılar mülteci, sığınmacı, gayrimüslimlerle, dindar olmayanla, gelir durumu düşük biriyle, farklı siyasi görüşten veya farklı mezhepten biri ile aile olma istemiyor. Bu sıralama göz önüne alındığında, listenin aşağısına gittikçe fark etmez diyenlerin de oranları yükseliyor.

Sığınmacılardan memnuniyetsizlik devam ediyor

Dış Politikaya baktığımızda, Türkiye’nin işbirliği yapması gerektiği düşünülen ülkelerde ilk sırayı geçen yıl olduğu gibi Müslüman ülkeler alıyor. Daha sonra Türki Cumhuriyetler, ABD ve Rusya geliyor. Sıralamaya eklendiğinde, Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünenlerin üçüncü sıraya yerleştiğini hatırlatmakta fayda var.

Dost ülkeler sıralamasında ilk üç sırada Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Özbekistan yer alıyor. Türk halkının tehdit algısında pek bir değişiklik yok. İlk sırada ABD, ikinci sırada İsrail. Üçüncü sıradaki Suriye dikkat çekerken, Ermenistan geçen seneki birinci sırada olduğu tablonun dördüncü sırasına geriledi.

“Türkiye’nin yabancı ülkelerde asker bulundurmasına destek” ve “Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına destek” geçen yıla oranla artarak devam ediyor. Hükümetin Suriye politikası yüzde 34,8 oranında başarılı bulunuyor. Hükümetin Suriye ile görüşmesine destek ise pek destek görmüyor; yüzde 41,4 görüşmemeli derken, görüşmeli diyenler yüzde 33,9. Savaşın bir sonucu olan sığınmacılardan memnuniyetsizlik (yüzde 61,1) devam ediyor. Katılımcıların yüzde 70,8’i güvenlik şartlarının sağlanması halinde dahi sığınmacıların ülkelerine dönmeyeceklerini düşünüyor. Suriyeli çalıştırabileceğini söyleyenler ise yüzde 22,8.

Mutlu muyuz?

Türkiye’de yaşamaktan mutlu musunuz? Mutluyum diyenler yüzde 48,7, mutlu olmayanlar yüzde 22,7, ne mutlu ne değilim diyenler ise yüzde 28,6. En mutlular ise 35 ila 54 yaş arasında olanlar. En mutsuzlar 18-34 yaş arasındakiler ve yurt dışında yaşamayı tercih edenlerin çoğunluğu bu yaş grubuna ait. Yurt dışında yaşamak isteyenler yaşam şartları, ekonomi ve hak ve kişisel özgürlükleri sebep olarak sıralarken, gitmek istedikleri ülkelerin başında ABD, Almanya ve Kanada geliyor.

Araştırmanın tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz: Türkiye Eğilimleri Araştırması 2022 Türkçe Rapor

Karel Valansi, Şalom Gazetesi 18 Ocak 2023 https://www.salom.com.tr/haber/124409/ekonomik-sorunlar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“We are Beyond What I Had Dreamed of When I Moved to Dubai”

Cem Habib  We talked about how the peace deal between Israel and the United Arab Emirates affected the Jewish life in the Emirates, with the investment manager Cem Habib, who has been living in Dubai since 2016, and who is one of the founding members of the Jewish Council of Emirates (JCE), the first officially recognized Jewish community of the UAE. How long have you been living in Dubai? What influenced you in deciding to live here? I moved to Dubai in 2016, before I had been living in London. My customer base at that time was in Kazakhstan and it had gotten harder commuting there from London every month after 6 years. There were three direct flights between Dubai and Kazakhstan, every day, with a flight time of less than 4 hours. To improve our quality of life and to spend more time with the kids, we moved to Dubai. When moving, how could you overcome the thought “As a Jew, will I be comfortable living in an Arab country with my family?” I talked to my friends from different countri

Survivor Hayim’in gerçek dünyası - Söyleşi

Hayim, çok sevdiğim bir arkadaşımın kuzeni. Aklı başında, ne istediğini bilen biri. Askerlik dönüşünde ani bir kararla Survivor yarışmasına katıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Pek spor yapmayan, atletik olmayan biri neden zor koşullarda, dayanıklılık, irade ve güç isteyen bir televizyon programına katılır? Bunları konuşurken, sayesinde takip etmeye başladığım Survivor ile ilgili tüm merak ettiklerimi de sordum; kameralara yansımayan gizli bir tuvalet var mıydı, ya da yayın bitince gidilen lüks bir otel? Begüm’le arasında bir yakınlaşma oldu mu, Merve neden pişman oldu yarışmaya katıldığına? İşte Sabah Gazetesinden Yüksel Aytuğ’un teşekkür ettiği, seyircilerin filozof olarak tanımladığı Hayim ve Survivor yarışmasının bilinmeyenleri… Survivor maceran nasıl başladı? Katılmak nereden aklına geldi? Arkadaşlarımla uzun süredir Survivor’u takip ediyorduk. Hep katılmak istiyordum ama televizyona çıkmak beni korkutuyordu. Geçen sene iki yakın arkadaşım Dominik’e gittiler. Yarışmacıları

Ahmet Han: “Türkiye ile İsrail kadar stratejik çıkarları bu kadar örtüşen iki ülke daha yok”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile İsrail’de üç çocuğun kaçırılmasının ardından başlayan süreci, son Gazze operasyonunun hem İsrail-Filistin ilişkilerinin geleceğine hem de dünyada artan antisemitizme etkisini konuştuk. Ayrıca yaşanan tüm bu olayların Türkiye’deki yansımaları ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini tartıştık. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan sonra İsrail ile Hamas arasında sükûnete karşı sükûnet anlayışı hâkimdi. Ne değişti? İsrailli üç çocuğun kaçırılıp öldürülmesi ile mi işler değişti yoksa daha önceden bunun sinyalleri var mıydı? Tarafların ikisinin de birbirleri ile ilgili bir algıları var. Kim kimin neyi ne kadar stokladığını biliyor. Bu bakımdan herkesin bir müdahale eşiğinin olduğunu düşünüyorum. Yüksek sesle çok söylenmiyor ama pişe pişe bir noktaya geldiği zaman taraflar biliyor ki artık orada mutfağa girmek, müdahale etmek lazım. Bu İsrail için Hamas’ın silahlanması ve altyapısını geliştirmesi ile